geceler ve siyah beyaz düşler arasında kalmış insanlar vardır....
her gülüşü bir azaptan çiçek açan mesela...
bir kuyunun dibine inmek ister kimsecikler görmesin diye hz. Yusuf misali....
denk ve eşit değilsindir hayatı yaşarken çünkü...
soran gözlerle bakarsın hayata, anlam ararsın " neden?"
oysa nedensellik ilkesi sandığımız anlamıyla mı işlemektedir günlük hayatta acaba?
her şey gördüklerimizden mi ibarettir yani...
ötesi yok mudur? vardır elbet...
atom altı parçacıklar kadar inersin derinlerine sorunun....
soru beynini kemirmektedir...
ruh vardır dersen ruh vardır mesela hayatında...
yok sayarsan onu, nedensellik bağını bir halkada koparıvermiş olursun!
ben sadece gördüğüme inanırım diyenler vardır, benim çevremde çok böyle düşünen;
oysa yüzeysel kalmakta bence bu tarz bir yaklaşım; sonuçta gözümüz de sınırları olan bir organ; ŞAŞIRTAN VARSAYIM adlı kitabı -akademik bir eser de olsa- okumanızı ve bir kere daha düşünmenizi öneririm...
çevremde pespembe hayatlar da yok mu vaaar...olmaz olur mu?
bir varsıllık dünyasındalar belki ortalama halka göre;
ancak onlar da nedenlerini, niçinlerini arayıp sorguluyorlar zaman zaman,
zira hayat tek düze değildir ki...
belki sizin gördükleriniz pespembedir de evlerinin duvarları gri anlamları saklamaya yaramaktadır...
sizin o bayıla bayıla baktığınız ev belki de ona kabir azabı vermektedir;
huzuru yoktur belki...
belki ömrü tükenmektedir herkesten çok,
belki manasız deyip anlam yüklemediğiniz bir olaya takmıştır zihnini...
kitlemiştir zamanını ...
mutluluğunu bulamamıştır da ayakkabılarda, çantalarda, ince bedenlerde, gözde olmakta aramaktadır....
belki manasız deyip anlam yüklemediğiniz bir olaya takmıştır zihnini...
kitlemiştir zamanını ...
mutluluğunu bulamamıştır da ayakkabılarda, çantalarda, ince bedenlerde, gözde olmakta aramaktadır....
bilmediğimiz bir yerde kanayan bir yarası vardır belki...
inanmıyorum ben tastamam ben oldum,
tastamam ben herşeye sahibim diyene...
"olma"nın sınırı ne ola ki?
değer kriterlerin ve beklediklerin, umutların neler denmelidir oysa...
mor kelebekler gibi uçar ve konarsın, hepsi, bu...
bir kar tanesi gibi olur ve erirsin,
su olur belki yolunu bulursun; belki de taşar!
ANLAM farklıdır elimizdekilerden;
algılamayla ve beyinle, kalple ilişkilidir...
sorular bitmek bilmez, bitmesin de...ama durulmak da gerekir...
tabii ki insan sadece yemek-içmek ve üremek için yaşıyor olamaz;
bunun zıttını savunan olabilirse de...
her hareketten anlam çıkaracak kadar da "ileri"düzeye geçmemek gerek demek istedim nacizane...
hani bir söz vardır:
***-ayakkabılarımın eski püskülüğünden çok utanırdım ve bu duruma üzülürdüm, işe gitmek bile istemezdim
ta ki ayakları olmayan birinin hayata sıkı sıkı nasıl tutunduğunu görene kadar!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız ve görüşleriniz bizim için değerlidir, paylaşımlarınızı bekliyoruz.