28 Mart 2019 Perşembe

BENİ GÜZEL HAVALAR MAHVETTİ* O. VELİ



gri bir sabahtan gri bir merhaba sizlere değerli okurlarım,

şimdi bu gri merhabayı beğenmeyenleriniz peeehhh bu da ne diyenleriniz olabilir efendim, valla eldeki malzeme bu yani canım, ben griyken hava griyken eflatunlar, pembloer sarılar fışkırta fışkırta öz sermayemden yedim, bitti bugün pembeler kırmızılar...gir de gerek hayata.


insan bu hep yüksdek modda olmuyor nitekim.
hep cıvıldamıyor kuşlar neşeyle içimizde bir yerlerde, arada uzun hava okuyorlar, arada sela.

ya da gri bulutlara serin havaya çekil git, üzme meleğimizi deyin :))
ya da güneşle konuşun, açılıversin bir zahmet...
işe geç kalma telaşıyla yaptığım binbir kere biniki faktörüyel çeşitlilikteki badirelerimi bi kenara bıraktırın bana, silin bunların izlerini, mümkün mü?




***eliniz değmişken dünyanın düzenini de değiştirin bi zahmet, ben de yardım ederim bak söz:)
beni bu güzel havalar mahvetti diyenleri de anlamamak mümkün mü? öyle bir coşku, öyle bir öförik ruh hali oluyor ki şıkıdım şıkıdım oynatır yani insanı...eve ekmekle tuz aldırmayı da unuttururi bebeğin altına bez almayı da...

Orhan Veli de az değilmiş hani...hadi azıcık göz atalım hayatına...
Orhan Veli KANIK tam ismidir, 
aşağıdaki alıntı antoloji.com sitesinden alınmıştır: 
söz konusu alıntı için 
teşekkürlerimle :)





ORHAN VELİ KANIK HAYATI
Orhan Veli KanıkOrhan Veli Kanık, daha çok Orhan Veli olarak bilinen Türk şair.

Melih Cevdet ve Oktay Rifat ile birlikte yenilikçi Garip akımının kurucusu olan Kanık, Türk şiirindeki eski yapıyı temelinden değiştirmeyi amaçlayarak sokaktaki adamın söyleyişini şiir diline taşıdı. Şair otuz altı yıllık yaşamına şiirlerinin yanı sıra hikâye, deneme, makale ve çeviri alanında birçok eser sığdırdı.

Yeni bir zevk ortaya çıkarabilmek için eski olan her şeyden uzak duran Orhan Veli, hece ve aruz ölçülerini kullanmayı reddetti. Kafiyeyi ilkel; mecaz, teşbih, mübalağa gibi edebi sanatları gereksiz bulduğunu açıkladı. "Geçmiş edebiyatların öğrettiği her şeyi, bütün geleneği atmak" amacıyla yola çıkan Kanık'ın bu arzusu şiirinde kullanabileceği teknik olanakları azaltsa da şair, ele aldığı konular, bahsettiği kişiler ve kullandığı sözcüklerle kendine yeni alanlar oluşturdu. Yalın bir anlatımı benimseyerek şiir dilini konuşma diline yaklaştırdı. 1941 yılında, arkadaşlarıyla birlikte çıkardıkları Garip adlı şiir kitabında bu fikirlerinin örnekleri olan şiirleri yayınlandı ve Garip akımının doğmasına sebep oldu.

*** Bu akım özellikle 1940-1950 yılları arasında Cumhuriyet dönemi şiirinde büyük etki bıraktı. Garip şiiri hem yıkıcı hem de yapıcı özelliği ile Türk şiirinde bir mihenk taşı kabul edilir.

Kanık, şiire getirdiği bu yenilikler yüzünden önceleri büyük ölçüde yadırgandı, çok sert eleştiriler aldı ve küçümsendi. Geleneklerin dışına çıkan eserleri, önce şaşkınlık ve yadırgama, daha sonra eğlenme ve aşağılamayla karşılansa da hep ilgi uyandırdı. Bu ilgi ise kısa zamanda şaire duyulan anlayış, sevgi ve hayranlığın artmasına yol açtı. Sait Faik Abasıyanık da Orhan Veli'nin bu yönüne dikkat çekerek onu "üzerinde en çok durulmuş, zaman zaman alaya alınmış, zaman zaman kendini kabul ettirmiş, tekrar inkâr, tekrar kabul edilmiş; zamanında hem iyi hem kötü şöhrete ermiş bir şair" olarak tanımladı.

Her ne kadar Garip döneminde yazdığı şiirleriyle öne çıksa da Orhan Veli "tek tür" şiirler yazmaktan kaçınmıştı. Durmadan arayan, kendini yenileyen, kısa yaşamı boyunca uzun bir şiir serüveni yaşayan Kanık'ın edebiyat hayatı farklı aşamalardan oluşmaktadır. Oktay Rifat bu durumu "Orhan Fransız şairlerinin birkaç nesillik şiir macerasını kısacık ömründe yaşadı. Türk şiiri onun kalemi sayesinde Avrupa şiiriyle atbaşı geldi." ve "Birkaç neslin belki arka arkaya başarabileceği bir değişmeyi o birkaç yılın içinde tamamladı." sözleriyle açıkladı.

Şiir
Garip (1941, Resimli Ay Matbaası)
Vazgeçemediğim (1945, Marmara Yayınevi)
Destan Gibi (1946, Ölmez Eserler Yayını)
Yenisi (1947, İnkılâp Yayınevi)
Karşı (1949, Güney Matbaacılık ve Gazetecilik)
Bütün Şiirleri (1951, Varlık Yayınları)

Hikâye
Hoşgör Köftecisi (2012, Yapı Kredi Yayınları)
Hikâye/Şiir
Nasreddin Hoca Hikâyeleri (1949, Doğan Kardeş Yayınları)

Yazılar
Nesir Yazıları (1953, Varlık Yayınları)
Edebiyat Dünyamız (1975, Bilgi Yayınları. Hazırlayan: Asım Bezirci)
Bütün Yazıları (1982, Can Yayınları)

Mektuplar
Yalnız Seni Arıyorum (2014, Yapı Kredi Yayınları)

Çeviri
Bir Kapı Ya Açık Durmalı Ya Kapalı, Alfred de Musset (1943, Maarif Basımevi)
Barbarine, Alfred de Musset (1944, Maarif Basımevi)
Scapin'in Dolapları, Molière (1944, Maarif Basımevi)
Versailles Tûluatı, Molière (1944, Maarif Basımevi, Azra Erhat'la birlikte)
Sicilyalı Yahut Resimli Muhabbet, Molière (1944, Maarif Basımevi)
Tartuffe, Molière (1944, Maarif Basımevi)
Üç Hikâye, Nikolay Gogol (1945, Alaaddin Kıral Basımevi, Erol Güney'le birlikte)
Turcaret, Alain Rene Lesage (1946, Milli Eğitim Basımevi)
Fransız Şiir Antolojisi, (1947, Varlık Yayınevi)
La Fontaine'in Masalları, La Fontaine (1948, Doğan Kardeş Yayınları)
Hamlet, William Shakespeare (1949, Charles Lamb uyarlaması, Doğan Kardeş Yayınları)
Venedik Taciri, William Shakespeare (1949, Charles Lamb uyarlaması, Doğan Kardeş Yayınları)
Saygılı Yosma. Jean-Paul Sartre (1961, Ataç Yayınevi)
Batıdan Şiirler (1963, Yeditepe Yayınları)
Bütün Çeviri Şiirleri (1982, Can Yayınları)".

27 Mart 2019 Çarşamba

Baharım Sensin

bir merhaba daha sizlere canımın içi okurlarım,



bahar geldi biz görüşmeyeli...cansız sandığımız  dallara su yürüdü; 
 hayat suyu...

değerlendi
değerliler biraz daha...
sözler verildi 
semaya karşı ay ışığında...
gelin oldu yenile eeeennnn sevdiğim halam, 
tatlış kınalar yakıldı elcağzına...

şıkıdııım şıkıdım oynadık oh oh...
ama yaklaşık 600 kişi içinde gribi, zatürresi, üst solunum enfeksiyonu derkeeen ben de 
şifayı kaptım tabi...
sıcak kanlı toplumuz, öpsek dert öpmesek dert eşi-dostu akrabayı talügatı...
alışmışız bir de...eller tutuşulacak o yanak öpülecek :)
dopamin kere endeofin yani :)))


tabii sarılmanın pozitif etkisi yadırganamaz, dostluğun da enerjisi iyileştiricidir ama bir yere kadar canımcıklarım. 
maske takıp gitsem;
hayırdır maskeli baloya mı düştük diyen biri çıkar mıydı acaba?hıııh.





çayır çimen yeşerdi,  dallar muradına erdi...
bahar geldi yağmura çamura inat...
rüzgarda darmadağın olan saçlar yağmura doydu bu sene...


dünya her zamanki telaşında...
polenler kol gezmekte dünyayı hayatı taşımak için...
arılar bal yapmakta, polen emmekte işte ne güzel.
güzel de:
hapşuran, tıksıran, öksürenler korosu bu bahar da susmayacak gibi...
bazen öylesi çıkıyor ki tükürükler saçıyor her yana, ağzına paaat diyr mendil yapıştırsaım geliyor öylelerine.
maske ile gezme kültürümüz olmadığından alerjisi olanların, bağışıklığı düşük olanların durumlarını anlamamakta direniyoruz; doktor maske önerse ne yapsın kişi sosyal baskı had safhadayken?
 -aa  hayırdır neyin var? gibi masum olanından tutup
-yine mi hastasın?_
-kanser mi oldunuz ?
-hastalığınız bulaşıcı mı?bilelim de ona göre davranalım yani yanlış anlamayın...'a kadar uzayan bir seyirde devam eder sorular...bilirim.



e peki sorarım size;
- hakkımız var mı? başkasını üzecek şekilde davranmaya?
 empati kurun; siz hasta olup o maskeyi takmayı bi deneyince mi illa anlayacaksınız?hayırr....denemesi bedava...zaten ağzı burnu tıkalı olan kişi bir de maske takınca nasıl sıkcı oluyor biliyor musunuz?ben biliyorum işte...
alerji deyip geçiyoruz da acaba sizin nazlı-niyazlı sandığınız bu bünyeler alerjiden nasıl muzdarip?
ya da diyelim gerçekten kanser hastası?
ya da yüzü yaralı, ya da kulağı...ya da içi????




teninde renk farklılığı var olana da saygımız yok,
delici bakışlar ve meraklı gözlerle ille"enerjisini düşürürüz o zat-ın..."
toplum olarak halden anlamalıyız...




insanoğlu şunu idrak etmeli:
herkes aynı şansa sahip değil,
eşit şartlarda yaşamaıyoruz bu dünyada...
herkes ayrı bir mikrodünya;
herkes makrokosmoz kadar değerli;
herkes en az sen kadar değerli...
dünyada herşey bizler için, faydalanalım diye; ama tüketelim diye değil...koruyalım, gözetelim ve sürdürelim diye...
herkes bu alemde biricik!!!

herkesin acısı kendine dağ...herkesin sorunu çözüm bulmaya değer; el vermeli ve beraber yaşanası bir dünya inşaa etmeliyiz, ötesi yok!
ötesi karmaşa, ötesi terör...
ötesi insan ırkının sonu!


gördük katliam yapanlşarı, şehit  olanları Yeni Zelanda'da... tepki olarak Kanada'da bir camiide namaz kılanlara zarar gelmemesi için elele tutuşan -nöbet tutan sağduyulu Hıristiyan kardeşlerimizi de gördük!
bize var olanı iyiye götürmek düşer!daha da kötüleştirmek ve yaşanamaz-yaşayamaz kılmak değil!
sev demiş yaradan...
oku demiş yaradan!
-git de masum canlara kast et-öldür dememiş!!!



geri dönecek olursak bahara...
bahar geldi demeden daha  bahar yorgunluğu musallat oldu dedi ahali...
heeeey gidi hey...
sen baharı dört gözle bekle, kardan yağmurdan çamurdan, mırıktan bık diğeri yağmur kar diye delirsin, öteki sonbaharı sevsin...
EVET SEÇENEKLER PEK ÇOK, ancak şu da var:
DOYUMSUZUZ!


arkadaş bu kar-kış sadece bizi mi buluyor dünyada?
sadece biz mi muzdaribiz karlı ve gri havadan...
barajlar boş diye ağlayan biz değil miydik geçen kış?
Norveç, İsveç gibi kuzey ülkeleri daha beterilerini yaşıyor, kutuptakiler zaten doğma büyüme o civardan olduğu için hadi genetik olarak uyumlanmışlar...
efendim demem o ki mevsim değişikliklerini hasta olmaya sebep olarak indirgersek olmaz!
bir reklam var; bağışıklık desteği satıyor arkadaşlar,


reklamcının aklına gelen imge:
hapşuran, tıksıran bir çocuk yakın planda, hemen ötesinde minik bir bebek konumlandırılmış, havada uçuşan virüsler...anne hooop bebişini kucağına alıyor ve güya virüsten korumak istiyor...
düz mantık...zaten ne bekliyorum ki değil mi reklamları zeka seviyesi ortalama ve belki bir tık altı için hazırlayarak biz potansiyel alıcıların zekasına ayıp etmiyorlar mı?
yine aynı reklamda diyor ki:
-YAZ KIŞ HASTA OLMAYI BAŞARANLAR!!!!imalı bir ses tonu ile ...
ben küfür etmek istemiyorum ama şu an küfredesim var;
bu ne şimdi?
bağışıklık sorunu varsa bir insanın...
genetik bir sıkıntısı varsa...
doktor değilim haşaaa; ama bu nasıl bir cümle!



***sen reklam yapıp vitamin -ek gıda-destek ürün satışı yapacaksın diye bu cümleyi kurma ve basında milyonlara izletme lüksüne sahip misin?
gerçekten yaz-kış hasta olanların suçu ne? senin o değerli vitaminini yutmamamk mı?
hey babaaaam hey diyorum ve bu reklama tepkimi fışkırtıyorum canımın içleri...
ben onca destek ürünü kullandım, bir heves, binbir inançla...


yaramayınca yaramıyor arkadaşlar...evet toparlıyor mu,toparlıyor ama iyileşilmiyor öyle şıp diye...
bahar yorgunluğu da öyle hemencecik aşılmıyor: beslenme kaynaklı olduğu ne belli? ortam belki bünyesine uygun değil ve uyum sağlayamıyor, olabilir mi?
belki evinde akan bir dam var...
belki sobalı evde oturuyor ve çok da konforlu bir hayatı yok?
belki iş stresi var?
saman nezlesi var belki...

belki çok yoğun çalışıp doğru beslenemeyen beyaz yakalılardan?
para -pul-ilaç da işe yararmaz böylesi durumdakine...


BAHAR ŞİİRLERİ


bU GÜN KARAR VERDİM Kİ YAZILARIMIN ARASINA ŞİİR KONDURMAK DA HİÇ FENa olmaz....İŞTE BU MANADA ALIN SİZE ŞİİRLER, DESTANLAR, GÜZELLEMELER, SAGULAR, KOŞUKLAR VESAİRE  VESAİRE :)

Oy oyyy oyyy...şu tatlılığa, asalete bakar mısınız canlarım yaaaa...
-bu ne güzellik sayın serçe, 
-gaganı sevsinler yaaaa...:)))
bu aralar kuşlara taktım, çok seviyorum çokkkk onları...
el süremesem de, bakmaya kıyamasam da...
masum masum bakışları yok mu!öpesim geliyor inanın...
öpemesem de.






GÜNÜN EZGİSİ

Konunun anlam ve önemine binaen dinleyiniz efendim...Yavuz BİNGÖL söylesin efendim.









saç sakal insanı nasıl değiştiriyor sorusunun cevabı ...ikisi de Yavuz Bingöl  de olsa ağabey-kardeş gibi olmuş burada değil mi?

Etiketler

NEREDE TRAK ORADA BIRAK :) zaten aşk bir trafik kazası değil midir meleğim:) 20-04-2024

GÜNAYYYYDIN:=))) BUGÜN bahar geldiğinin kanıtını yaşadığım nir güne meraba dedim, biraz güneş...biraz pus...bolca çiçek oh mis... polen:)ç...