8 Mart 2014 Cumartesi

ŞEKER PORTAKALI

Selam değerli okurlarım,

millet artık selam demeye korkar olmuşken ben de portakal -aay derken bile bi garip oldu içim- demeye bi korkar oldum; sitemi takip edenler bilirler, etmeyenler de bakıversin bi zahmet canlarım;
hormonlu gıdalarla savaş eden ben deniz iki gündür enterans olaylara şahit oldum:
1- Hormonsuz ürün sattı söylenen, düşünülen, ehl-i tüccar bir marketten domates aldık: burda sitemizde yayonladığım bir fotoğrafta gördüğüm şey somut olarak evimde cereyan etti...öyle bir cereyan ki üşüdü içim yani...yani ki domates yemeyE TİSKİNDİM, TİKSİNDİM, ne dersem deyim ifade etmekte KİFAYETSİZİM....-yetersizim-

Allahım dışardan nefis görünen o domatesin içinden kımıl kımıl bişeyler çıkmasın mı?!
kahvaltım rezil oldu, keyfim de kaçtı, iştahım da, yemek yemedim öğlen bile...ıyyy dedim valla iyyy dedim sonra..atmadım dolaba koydum ille birilerine göstereceğim, hatta belki aldığımız markete götüreceğim çünkü...akşam işten föndüm ki yeşil filizler artmış! hatta :
-çayır çimen geze geze oyyy oooy oyyy, çayır çimen geze geze geze oy
oldum ben bir geveze ...diiye şarkıcı Kıraç misali türküyü  söyleyerek gezecekmişim az daha eve dönmesem, buzdolabını çimlenmiş domatesler basacakmış...havazanallah :(


tabii hormonlanmayan ne kaldı bloğumuzun saf ve saftirik yazarı diyeceksiniz...demesi kolay, yemesi????

yakında sakallı kadınlar çok normal, sakalsızlar anormal sayılacak deyim ben size yani....
neyse gelelim portakal -orda kal!!!!a

-en sevdiğim çocukluk dönemi romanıdır Şeker Portakal'ı...umarım yine eskisi gibi portakal deyince aklıma o güzel kitap ve o güzel mi güzel Yafa portakalı, ne biliyim Mersin portakalı kokusu falan gelir bundan sonra da...-zor biraz ama dostlar!
-dedim ki bugün azıcık portakal yeyim bari mevsimi geçmeden...hadi omates hormonlandı ama portakalımız namusludur, oynanmamıştır saf ve masum genleriylen...nerdee?
portakala da bi haller olmuş...




Portakalın dışardan minicik bir delik dışında hiç bi kusuru yok, şekli şemali yerinde...anam dedim soyarken, bu minik delik kurt oyuğu olmasın kımıl kımıl? -yok be anam babam, saçmalama, portakal kim kurt kim? hem olsa dışardan belli olmaz mı? kurt dediğin şeftali de olmaz mı? kiraz da ya da ne bilem lovvv?
derken portakalı soydum baş ucuma koyddummmm...
ahanda gri çürüklerin içerisinde oyum oyum oymuş lifleri gezmiş, yemiş, içmiş hesabı ödemeden tüymüş bir kurt...ve onun yolculuğunun delaleti portakal tüneli...
-anneeee deyip bi elimden fırlatışım var ki gülmekten öldü millet!







ya canlarım, işte böyle! Şeker Portakalı derken bu da olmuş mu size Kurt Portakalı...
bu kurt da baaaaaya " kurt "  olmuş hani, işinin kurdu yani,  ağzının tadını biliyor...


domatesi aldığım o meşhuur markete gidip anlatsam -yok  biz şöööyle yıllık bi kurumuz, yok biz böööyle köklü marketiz...şişecek kafam...üstelik kurtlu bir portakalı, domatesin çimlisini de evimde tutup da evin betini bereketini kaçırmak, sinirlerimi yeterince hoplatan bu olaydan sonra sinirlerime şınav çektirmek de istemediğimden attım çöp poşetine...kim bilir kurt hazretleri saklandığı yerden çıkıp poşeti de yemektedir an itibarıyle?
bakarsın beni de yer bu kurt, öyle ya kapkalın portakalın kabuğunu delen beni de yer tövbe estağfurullah...
-zıkkım yesin beni yiyeceğine...değil mi yani okurlarım!!!
***içime düştü biş kurt bi kere, rüyama da girer bu gidişle, rüyama girsin diye beklediğim onca sevdiğim durup dururken...ııyyyyyyyyyyyy..oh ne ala memleket...

-bu kurdu mahkemeye vereyim en iyisi mi ben!
öyle ya, market büyük esnaf, zerzevatçı büyük esnaf, aracı daha da büyük tekel...
çiftçi  esnaf, tohum İzrayil'den ki dünyaya bedel...
su desen az, toprak desen küs...
ben anca kurttan davacı olabilirim...
-yeter daaaa kemirme içimi!
HORMONLU DÜNYA :(

4 Mart 2014 Salı

BABAMA MEKTUP





BABAMA MEKTUP


Seni çok özlüyorum baba...
-çok özlemek de laf mı,
çok çok hem de çok özlüyorum...-
amansız bir biçimde;
yaşamanı, sağlıklı biçimde yaşamanı
bizimle olmanı,
benimle kalmanı,


Mutluluklarıma gülmeni, sevinmeni,
Mezuniyetime el çırpmanı,
Hatalarıma kızmanı, bağırmanı...
belki de sessiz kalıp düzeltmemi beklemeni,
beni ben yapan şeyleri sevmeni

İnatlarıma gülmeni,
Benim için balık ayıklamanı
Beni o güzel lokantaya götürüp yemekler üzerine uzun söylevler vermeni,
Elbiselerimi uzuuuun uzun incelemeni
beni ellerden kıskanmanı, paylaşamamanı özlüyorum!



Rüyalarımda görüyorum seni baba
yıllardan sonra ilk defa bu kadar net
bu kadar açık, bu kadar renkli...

Turkuaz denizler kadar güzel
Cam göbeği mavisi denen o renkli gözlerini
Tatlı sert sözlerini
Ustaca işler yapan
Biçimli, kibar ellerini
- Kimin babası kadayıfı bu kadar güzel
Köfteyi böyle lezzetli yapabilir ki?

Seni çoook özlüyorum baba
Çoook derken boğazıma iliklenen acıyı silebilmeyi,
Gözlerine bakarak gülmeyi o kadar isterdim ki...




Acı çekiyorum baba,
Acımın adı sen oldun bana...

Ellerim hiç ısınmıyor hala...
üşüyorum yazın bile daha ve daha!
Yoksun ya sen
Isınmaz bu kalp daha!!!

Burnum acıyor ve
Sürtülüyor hayat karşısında baba
Bir daha, bir daha...bir daha...

Saklıyorum hislerimi baba
Ağır geliyor acı dediğin insanlara...
saklıyorum ki
taşımaya yetsin gücüm, saklıyorum ki
Ezilmesin kanatlarım zalim kollarda...

Varlığına şükretmekte az mıydım ki
Seni benden aldı Allah'ım baba?
Neden diye sormak ayıp
neden demek isyan ama...
demeden edemiyorum baba...

Utanmıyorum bu zayıflıksa
Utanmıyorum ama...
bayramlar geliyor baba
içim eziliyor burda
sense toprak altında...
ama haksızlık bu baba...
hem de ne haksızlık ama:
-doymamıştım ki ben sana!!!

kalsan biraz daha yanımda
bitmese rüyalar
uyanmasam ya da...
işe gitmek zorunda olmasam
ve heeep uyusam ve
seni görsem hep rüyamda bile olsa...
-olmaz mı baba...

çok mu uzak gittiğin yer?!
sen gelemeyeceksin madem
beni de alsan ya yanına!?

Affet beni baba
ben senin güçlü kızın olmalıyım değil mi ama...
olmuyor be baba,
olsa da bu kadar kalıyor gücüm bana...

Düğünler eksik
Doğumlar eksik
Bayramlar eksik
Gülüşler eksik
Ailen eksik sensiz be baba...
İçimden gelmiyor bayramlaşmak
Gülmek
El öpmek
Gelmiyor, zorla mı baba!

Ve acı içimde ev sahibi oldu baba
Bebişimizi de yolladık yanına
Eminim sen iyi bakarsın ona...
Bize baktığın gibi,
Çevrene davrandığın gibi...
Menekşeler gibi...
Mavi gözlerin
Buğday başağı saçların gibi güzel bakarsın torununa...

Evet ağlıyorum, sıkılmadan utanmadan
rimellerim akana
burnum şişene kadar
ayıp mı baba?
-Günah mı ya da?
Ebedi istirahatgâhında ıslanmasın ruhun baba
Atlatacağım bunları da...

Sadece çok yorgunum çooook baba
İşlerden mi, nemden mi bilmem
Yorgunum ve uykusuzum baba
yetmiyor ne uykum ne rüyalarım bana...
Sahi, gelemez misin yanıma...

-Bayramlık alan yok sensiz
Çarşı pazar sensiz
Ben sensiz,
Annem sensiz...
Ev sessiz...
Arefeler kabus oldu sensiz...
-Gel baba...

-İnanır mısın senle didişmeyi bile
ne çok özlüyorum...
Balkonda gelmeni bekledim çok uzun bi zaman
Sabahlara kadar
ta ki umudum kalmayana...
olmayacak şeylere umutlanmak
ne zulüm baba!!!


Biliyorum üzdüm seni şimdi orada
ama inan
bu yük ağır benim sırtıma
Özlemek de zor baba...
Herkes babasıylayken
ben sensiz kalınca
kıskanmak da zor
-bilirsin ben kimseyi kıskanmazdım oysa!
işte söylüyorum
ya da itiraf ediyorum:
-Babasıyla olanları çok kıskanıyorum baba...
Allah uzun ömürler versin tüm babalara
ama neden senin ömrün
böylesi kısa!!!

-Çaresi olsa
Bi yolu bulunsa
acımı dindirmeye,
Annemi güldürmeye...
-gelebilseydin eminim gelirdin de
Dönülmez yollara çare yokmuş ya baba!


Sudan sebeplerle ne çok savaştım senle
Ne çok tartıştık, güldük sonra
değmezmiş kimse için seni kırmaya
oy versem ne şimdi
vermesem ne o adaya?!

İşte baba hal-i ahvalim böyle
Uzadıkça uzar bi de
bilirsin severim konuşmayı, yazmayı...
yormayım seni
Uzun yollardan geldin
kalbime...
rüyama...
ama ne çabuk gittin be baba,
-kalamaz mısın biraz daha!!!

Çocukken bile bu kadar mızmız değildim ben
Şimdi inan bi sulu göz ki kızın sormaaaa...
söyle ne oldu bana?
ağlıyorum şuna , buna,
kuşa, yılana...
-Ağlıyorsam eğer
sen üstüne alınma!!!
-bu deli yürek
ne ağıtlar yakar oysa sana...


Çaremiz yok, çekeceğiz
ve bir gün
tüüüm acılar bitecek...
-inanayım öyle mi baba?
fakat sen yokken yanımda
kim yol gösterecek,
kim eleştirecek,
kim deli kız diyecek bana?!

Eksiğim işte
Sensiz "yalnız duvarlar" kadar
içten nemli,
dıştan kalıp gibi...
yalnızım işte
sensizken bile
senle gibi...
hem kimin sen gibi babası var ki!



-Rüyalar kaç mili saniye baba?
Kaç ışık yılı
kaç dakika?
-hem kaç sene var
senle buluşmama?


Şimdi ne çok kızıyorsundur
Ağlıyorum diye bana
Oysa yeminle iyi geliyor ruhuma
Azabıma
- serinlik veriyor sana akan damlalar
sel olsa kime ne
sen yoksun ya!!!



İçimdeki haykırış
yetmiyor kelimelerle anlatmaya
bilmiyorum acımı ifade edecek cümleyi
bilmiyorum baba...
keşke acıyı hafifletecek
seni geri getirecek
"yaşananlar düştü,
uyandın, baban seninle" diyecek
bir hekim olsa!!!
sana deva bulmuş
bizi güldürmüş
ömrüne ve ömrümüze
Ömür katmış olsa!!!
Lokman hekim olsa
Ölüme çare bulsa ya da...
Gelsen ve beraber devam etsek
Ömür denen bu koşuya...



Baba güçlü bilek
Baba destek demek bana...
şimdi anlıyorum geç de olsa
babalar direk çadıra...
Ağabeyler,
Ablalar,
kardeşler sen gibi olmuyor baba...





Bak bana baba,
ne çok değiştim hayatta
şekilden şekle girdim kaç yılda
sen olsan ne devirirdim ben o badireleri
ne de yakardım gemileri yok pahasına
kimse ağlatamazdı beni mesela
yumruğumu da sıktıramazdı öyle hırsla...
dedim ya sensiz eksik gülüşü bir yanımın
gözlerimin feri söndü biraz baba...
ışığını senden mi alıyordu yoksa?

Gelin oldum sensiz
Yeni türküler öğrendim sonra
ve nelere imza attım senden sonra
-her an kalbimde hatıranla.


-Baba demeye korkar oldum
"Baba" yazarken ağlar oldum
ben bi garip oldum be baba!
tırnaklarım kırılır
saçlarım dökülür
yanık türküler dinler oldum ben baya!
-Gelebilsen ve keşke
Dokunabilsen saçlarıma,
Acılarıma,
Umutlarıma....

-GELSENE BABA!
gel artık yaaaa....


Yazan: Melek Ay

2 Mart 2014 Pazar

LEYLA İLE MECNUN

 

 

 

 

 

 

MERHABA GÜZEL OKURLARIM 

sizi özledim bu yalancı baharda...
yalanlar dolanlar içinde...
soygunlar, yangınlar ...
yangılar
sanrılar  içinde...
kıyımlar içinde...


bahara çiçeklenen, yalancı bahara kanan ve nerdeyse 5- 6 gündür çiçeklenen dallar içinde...
BAHAR NE DESİN HER YERİ KAPLAMIŞKEN BİR YALAN RÜZGARI,
O DA BELLİ Kİ AYAK UYDURMUŞ OLAN BİTENE...

BAHARI ertelemek de mümkün değildir hani, kabul de...22 şubatta açan kayısı dalından ötürü kaygılanır azıcık aklı olan beşer...şaşar :(

 
kuşlar ve çiçekler aşkına, özledim yazmayı size...
özledim paylaşmayı tek taraflı da olsa...



bu arada bir kitaba daldım içinden çıkılmaz:
-İSKENDER PALA:
BABİLDE ÖLÜM, İSTANBULDA AŞK...

VE  çifte kumru deyiminin sebebini bir kez daha anımsadım...çifte kumrular çünkü, onlar sadıktırlar ve tek eşlidir..çünkü onlar yağmurda birbirine sokulan iki yürek, yaşamı bölüşen tek bir kalptirler...
çünkü onlar hayatın içinde sabrı ve sadakati sınayan şartlarda tek kanattırlar..konuya nerden mi geldim, sabredin azcık, tabii ki İskender Pala'dan...bu eser LEYLA İLE MECNUN üzerinedir ...




ÇAĞLAR BOYUNCA YAŞAYAN LEYLAR VE MECNUNLAR ÜZERİNE
aşka aşık olan yürekler üzerinedir...

aşkı yaşayası bulanlara yazılmıştır, ve onu kaybedip de  bir daha yakalayamayacağı zannıyla hayatı kendine zehredenleredir...
bu eser yalancı bahara gelsin benden hediye...

OKUNASIDIR...
Gecenin Leylasına'dır, gündüzün aşıkanadır,
aşıkların en belalısına, en çilelisine: KAYS'adır...


Kayseriye'dir, İstanbula'dır, Babil'edir, Dünyayadır ve aşkadır...

sahte baharlarda açamayan yürekleredir....



kitap, resim, şiir, filmler derken LEYLA VÜ MECNUN'dur aşkın adı...
YÜZLERCE yıl da geçse uğruna edebiyatlar parçalanasıdır ve dahi...
not: TRT de Leyla ile Mecnıun dizisini de çok severdim, kaldırılsa da çok seviyorum da gerçi...kurban edilmiştir Gezi Olaylarına aşkları...her zamanki gibi kazanan aşk olmuştur oysa dizi yayından kalksa da..politik bi mesaj veren meselsi bir hayattır oysa ki dizileri..aşkları postmoderndir, toplumlar ötesi...kaldırılması hükmedilmiştir ama baharın engellenemediği gibi sevgisi de engellenememiştir neyse ki...
izlerim de izlerim işte sevdiğimden absürdlüklerini...
AŞKTIR LEYLA VE MECNUN DİZİSİ...İZLENESİDİR nitekim!!!



yasaklar götüremez kalpleri bahara...erteleyemez de, hep öyle olmuştur, çiçekler zamanı gelince heeeep açmıştır...
açmalıdır da...
ÇOOOOK  yaşa LEYLA...
ÇOOOOK yaşa MECNUN...
HAPŞURAN DEĞİL, YAŞAYAN OLDUĞUN İÇİN...



GÜNÜN MÜZİĞİ


1- Su ver Leylam desin sizlere gelsin Yıldıray Çınar beyefendiden...
herkes İbo'dan    sansın, siz sanmayın...bir türküdür arabesk değildir aslen ama bilen kaç kişi???
 

Etiketler

ELLER

ELLER beynimizin dışarıya uzanan yansımalarıdır derler bilir misiniz? eller soğuğun ilk durağıdır ruhtan sonra, - onun içindir ki eller...