21 Eylül 2018 Cuma

Çocuk yetiştirme politikamız

Günaydın canımın içi okurum,

bugün nasılsınız bakalım?
ılık ve güneşli bir günün mutluluğuyla uyandım bugün, şükür...
siz nasıl bir havaya gözlerinizi açtınız?

bugün çocuklarımızı nasıl yetiştirdiğimiz üzerine konuşmak istiyorum...

her ailenin kendine has bir yapısı vardır tabii ki, görgü kuralları toplumca ortak da olsa  ailede farklı uygulamalar mevcut olabilir; peçete kullanımından tutun da tatlının yenme sırasına göre bile değişiyor mesela benim gözlemime göre. En doğru diye bir şey yok, en kullanışlı var günlük hayatta bir çoğumuz için yani.


Bu böyleyken her ailenin bir yoğurt yeyiş biçimi olması da normal...
ailedki bu farklı seslerin bir türlü uzlaşamaması ve çocuğu  farklı kutuplara  çekmesi, ortaklaşa bir yetiştirme tarzının benimsenememesi sıkıntılıdır, ebeveynlerden birinin gül dediğine diğerinin diken demesi, kendi egosu yüzünden başka görüşleri hiçe sayması, ortaklaşa noktada buluşmayı bir tür zayıflık-eziklik türünden algıması gibi, fanatizm gibi davranış eğilimleri de haliyle çocukların gelişiminde negatif etki yaratabilir.
Bebeğin eğitimi eskiden 3 yaştan itibaren önemli denirdi ki bundan on yıllar evvel çark edildi, doğuma kadar inildi...şimdilerde ise anne karnına inildi hatta döllenmeden önce bebeğin istenip istenmemesi de eğitimine ve kişiliğine etki eder denmektedir artık.

Sosyal ortam, aile, akrabalar, apartman ve sokaktaki komşuluk ilişkileri, dinsel görüşler, politik eğilim ve tutumlar, çevrenin psikososyal yapısı ve güvenliği, ilişkilerin yüzeysel ve derinliği gibi ilişki parametreleri, akran tututmları, akran varlığı ve niteliği, medyaya ayrılan süre, medyada nelerin izlendiği, çocuğun kendi odasının olup olmaması, ailedeki mahremiyet duygusu ve bunun sınırları...

tüm bunlar ve dahası çocuğumuzun bebeklikten erişkinliğe gidişinde çok çok değerlidir. Ayrıca bireyin sağlıklı ilişler ve iletişimler kurması da bebekliğe dayandırılmaktadır.

devamı sonraki yazımıza:=)






GÜNÜN KARİKATÜRÜ



18 Eylül 2018 Salı

Mısır patlağı

MISIR PATLAĞI DÜŞLER

merhaba değerli okurlarım,
neler yapıyorsunuz bakalım baharın sonunda?
elleriniz mutlu mutlu tutup dokunabiliyor mu sevdiği şeylere;
gözleriniz özgürce bakabiliyor mu bir romana, bir yazıya, bir sevgi nesnesine...
görebiliyor musunuz yolunuzu karanlıkta ya da gün ışığında...

nimet bunlar nimet...

huzurla doluyor mu kalbiniz geçmişi andıkça,
vicdan yapmadan uyuyabiliyor musunuz mesela?
yarından beklentiniz de varsa ne alaaa....
dinlenecek bir koltuk varsa 
sizi saran...
anneniz yaşıyorsa 
babanız çınarınızsa gölgeli gölgeli....
varsa bir aileniz,
bir çift göz varsa ne ala...


bir seveniniz varsa sizi anan,
arayan, soran...
ellerini açıp duasına katan
ne büyük nimet...
sarın onu!
elini,zden kayıp gitmeden 
tutun onu hayatınızda sıkı sıkı...
gördüğünüzde nabzınızı değiştiren 
sesiyle size ışık olan biri...
kardeş,
sırdaş, eş-dost ya da
evlat hatta  sevgili


yakın olmasın hatta belki okyanus aşırı
ne fark eder sevene...
anılarınız yaşatsın sevgilerinizi
melankoliye de bağlamayın hani...



bir eşyanız varsa size ait,
ister oraya koy ister yanında taşı...
bir kokuyla mutlu eden bir yemek varsa....
umuda dair bir kör kıvılcım bile yeter insana....
tutunabildikten sonra...
severek yapacağınız bir uğraş varsa,

nimettir
mısır patlağı düşleriniz varsa...
bilmediğiniz diyarlarda gezen,
mısır gibi leziz
ve parça...
belki bin bölüm
dizi misali...
büyük nimet!
rüya kavuşamadıklarındır
dönemeyeceklerdir bazen de
kaçamadıklarındır
mısır kokusu...



GÜNÜN SÖZÜ

Ne anlamlı bir söz,  ne dolu...

 GÜNÜN KARİKATÜRÜ

Erdil abi büyüksün :)))oturtmuşsun yine taşı gediğine.


Etiketler

ELLER

ELLER beynimizin dışarıya uzanan yansımalarıdır derler bilir misiniz? eller soğuğun ilk durağıdır ruhtan sonra, - onun içindir ki eller...