günaydın canlarım,
bugün hayatımın ennnn erken kalkışını yaptım sanırım son on yılın uyanma listesinde tarihe geçer:)
bir kuş var her sabah sesiyle içimi cikcik neşelendiren,
sabah uyanmak zorsa da o kuşun neşesini duymaya değer...her sabah istisnasız duyuyorum ancak öğlen saatlerinde duymuyorum, başka yerlere mi gidiyor napıyor artık onun özeli o...keyfi nereye istese uçaaar gider, benim gibi zorunluluları olmasa gerek, bazen kuş olasım geliyor yani...
artık erken kalkmak zorundayım, karar aldım...
hayatımda köklü ve sağlık dolu değişiklikler yapmayı hedeflemiştim, bakalım,
-başaracağıma inanıyorum :) çünkü ben bir keçiyim...
oğlak burcu da değilsem de...keçiyim işte...
nasıl yani der gibisiniz...
şöyle ki hayatımda ilk defa Ankara keçisi yavrusu gördüğümde resmen ayaklarım yerden kesilmişti, koşmuştum tepelerde peşinden...o meledikçe ben de sesini taklit ederek koşmuştum peşinden :)aaah ahhh ne gündü o gün, belki beş belki altı yaşındaydım, coşkumu düşünün hele...
-hiiiiiiiiih demiştim naralar içinde, çok mutlu olmuştum...
aşkla dolmuştu gözlerim.
Allahım o ne tatlı hayvan, nasıl şirin...açık renkli gözleriyle çok sıradışıydı, sanırım griydi gözleri; bembeyazdı ve bi de upuzundu tüyleri, kıvır kıvır permalı :) ağzı dişleri nasıl da minicikti...tamamen Ankara keçisi aşığıyım işte o günden beri.
çooook keçi yavrusu kovalamışlığım ve annesinden-babasından tos yemişliğim vardır,
sert tos yememiştim oradakiler anne o da acıdı, babası olaydı mahvolurdun dediler.
Dizlerim kırılacak diye çok korkmuştu anneannem... zavallı dizlerim çürüdü tabii epey zaman, vazgeçtim mi...hayır!- bilumum otlar sürüldü dizlerime, yumurta akları vs...çocukluk macerlarımız bitmez işte...
-aslında yakalamak ve sevmek amacımdı, tüylerini mıncıklamaktı...
Bilirsiniz keçiler çok çevik, ESNEKTİR:
dağ bayır gezerler...ki severim gezmeyi...
***üstelik epey de inatçıdırlar, bana da ilham veren bu özelliği ,
perması kuaförlere ilham versin, ben inançlı olduğu konudaki ısrarına bayılıyorum...
bugün hayatımın ennnn erken kalkışını yaptım sanırım son on yılın uyanma listesinde tarihe geçer:)
uyandığımda gördüm ki aynı yukarıdaki keçi gibi olmuş saçlarım, e hadi keçilere değineyim dedim...
ömrünün çoğunu dalgalı saçla geçiren bendeniz nasıl oldu da bu keçi kadar inatçı buklelere kavuşmuştum, hatta saçımı erkek gibi kısa kesitrdiğim dönemlerde de düz olan saçlarım nasıl oldu yıllar sonra hiçbir kimyasal vs. uygulamadan böyle keçi gibi oldu?
jöle dahi kullanamayan ben?
-bilim adamlarını beni araştırmaya davet ediyorum :)))
-zamanla değişiyoruz kabul de bu kadar farklılık neden?
-Allahım yoksa keçiye mi evriliyordum, hihihihi.... - meeeeeee :)
bir kuş var her sabah sesiyle içimi cikcik neşelendiren,
sabah uyanmak zorsa da o kuşun neşesini duymaya değer...her sabah istisnasız duyuyorum ancak öğlen saatlerinde duymuyorum, başka yerlere mi gidiyor napıyor artık onun özeli o...keyfi nereye istese uçaaar gider, benim gibi zorunluluları olmasa gerek, bazen kuş olasım geliyor yani...
artık erken kalkmak zorundayım, karar aldım...
hayatımda köklü ve sağlık dolu değişiklikler yapmayı hedeflemiştim, bakalım,
-başaracağıma inanıyorum :) çünkü ben bir keçiyim...
oğlak burcu da değilsem de...keçiyim işte...
nasıl yani der gibisiniz...
şöyle ki hayatımda ilk defa Ankara keçisi yavrusu gördüğümde resmen ayaklarım yerden kesilmişti, koşmuştum tepelerde peşinden...o meledikçe ben de sesini taklit ederek koşmuştum peşinden :)aaah ahhh ne gündü o gün, belki beş belki altı yaşındaydım, coşkumu düşünün hele...
-hiiiiiiiiih demiştim naralar içinde, çok mutlu olmuştum...
aşkla dolmuştu gözlerim.
Allahım o ne tatlı hayvan, nasıl şirin...açık renkli gözleriyle çok sıradışıydı, sanırım griydi gözleri; bembeyazdı ve bi de upuzundu tüyleri, kıvır kıvır permalı :) ağzı dişleri nasıl da minicikti...tamamen Ankara keçisi aşığıyım işte o günden beri.
çooook keçi yavrusu kovalamışlığım ve annesinden-babasından tos yemişliğim vardır,
sert tos yememiştim oradakiler anne o da acıdı, babası olaydı mahvolurdun dediler.
Dizlerim kırılacak diye çok korkmuştu anneannem... zavallı dizlerim çürüdü tabii epey zaman, vazgeçtim mi...hayır!- bilumum otlar sürüldü dizlerime, yumurta akları vs...çocukluk macerlarımız bitmez işte...
-aslında yakalamak ve sevmek amacımdı, tüylerini mıncıklamaktı...
Bilirsiniz keçiler çok çevik, ESNEKTİR:
dağ bayır gezerler...ki severim gezmeyi...
***üstelik epey de inatçıdırlar, bana da ilham veren bu özelliği ,
perması kuaförlere ilham versin, ben inançlı olduğu konudaki ısrarına bayılıyorum...
her ne kadar amacım inatçılığı kutsamak veya övmek değilse de
SABIR da inatçı olmakla elde edilir bence...
yazın bunu bir kenara canlarım...hatta bir de ben yazayım şuraya :
SABIR DA İNATÇILIKLA KARDEŞTİR.
Melek Ay sözü .
keçileri kaçırmadığınız güpgüzel bir ömrünüz olsun e mi:)