28 Şubat 2020 Cuma

İDLİB ŞEHİTLERİ, IŞINLANMA VE PHİLADELPHİA DENEYİ ÜZERİNE



Sevgili okurlarım, bugün İdlib'de 33 askerimizin şehit olduğu acı haberini duyduktan beri içim bir tuhaf...acımız büyük, milletçe başımız sağolsun....
üzülmek kelimesi duygularımı anlatmakta yetersiz...

Böylesi gözünü kırpmadan hudutlarda gezen vatansever askerimiz hürmetine bu günleri yaşıyor olmamızdan ötürü onlara sonsuz minnetle el açıp dua edelim, ailelerine büyük sabırlar dilerim, hanelerine ateş düşürenler de kahrı perişan olsun...
bir ölür bin doğarız, doğmasına da...askeri deha da şart!bu konu konum değil şimdi, ama sizlerle belki bildiğiniz, belki de ilk kez duyduğunuz bir deneyi paylaşmadan da geçemeyeceğim:

Askeriyeyle ilgili bir fizik deneyinden bahsetmek isterim bugün, Einstein ve Tesla'nın içinde bulunduğu ekipçe gerçekleştirilen sırlarla dolu bir deney...Işınlanmanın gerçekleştirildiği deneylerden biri olduğu öne sürülüyor...okumanızı öneririm. Sonrasında da düşünelim hep beraber...
İŞTE O HABER:
KAYNAK : sabah.com.tr
Alıntılanma tarihi: 28-02-2020


Sırlarla Dolu 'Philadelphia Deneyi'



Sırlarla Dolu 'Philadelphia Deneyi'
İşte Philadelphia Deneyi:
28 Mart 1943'te Amerika'da, Einstein'ın birleşik alanlar kuramına dayanarak bir "ışınlama" deneyi yaptığı iddia edildi. 'Philadelphia deneyi" adıyla bilinen ve askeri gizlilik içerisinde gerçekleştirilen olayda, 104 mürettebatlı "USS Eldridge" adlı askeri gemi, tanıkların iddialarına göre Philadelphia Deniz Üssü'nde, yeşil bir sise bürünerek yavaş yavaş "kayboldu" ve kısa bir süre sonra 640 km. ötedeki Norfolk Deniz Üssü'nde ortaya çıktı.
Deney ile ilgili medyatik ciddi araştırmalar, 1980'de deneyi anlatan bir filme izin verildikten sonra başladı. Daha öncelerde, kamuoyuna göre olay sadece saçma bir söylentiydi. Charles Berlitz ve William Moore'un ortak yazdıkları kitap, bir fantezi olarak kabul görmüştü.

1. Işınlanma Hedefi
Deneyin resmi ve bilimsel adı "Project Rainbow" (Gökkuşağı Projesi) idi. Gökkuşağı Projesi, iddialara göre II.Dünya Savaşı sırasında küçük destroyer tipi bir savaş gemisinin başından geçti. Olayın yeri Philadelphia Deniz Üssü'ydü. Amaç ise gemiyi düşmanın fark etmemesi için görünmez yapmaktı.Avrupa 'Koronavirüs' çemberinde! Çin'de ise ölü sayısı 3 bine yaklaştı

 Sırlarla Dolu 'Philadelphia Deneyi'
5. Deney Günü
Olaylar 1943 yılı Haziran ayında başladı. Geminin adı USS Eldridge'di, DE 173 bir koruma destroyeri olarak sınıflandırılmıştı. Bir görgü şahidine göre,75 KVA gücündeki iki dev jeneratör geminin ön top taretlerinin altına monte edildi.
Buradan geminin güvertesine 4 manyetik ışın yayılacaktı. 3 RF vericisi ( Her biri iki megavat CW gücündeydi) güverteye monte edilmişti. 3000 adet 6L6 güç artırıcı tüp, iki jeneratörün oluşturduğu gücü yayacaklardı. Özel senkronizasyon ve modülasyon devreleriyle diğer ekipman, oluşan kütlesel elektromanyetik alanları kullanılırlığa indirgerken, kırılmış ışınlar ve radyo dalgaları gemiyi saracak ve sonuçta gemi düşman gözlemcileri için görünmez olacaktı.
USS Eldridge adlı destroyer, Philadelphia Deniz üssü'nün önünde biraz açıkta duruyordu, gözlem gemisi olarak da SS Andrew Furuseth isimli bir şilep seçilmişti. İşte iddialara göre Philadelphia Deneyinin ortaya çıkmasını sağlayan insan bu geminin personelinden bir gemicidir.

 Sırlarla Dolu 'Philadelphia Deneyi'
6. Dr. Morris K. Jessup'un Esrarengiz Ölümü
Bu kişi Carl M. Allen imzasıyla, 1950 yılında Dr. Morris K. Jessup'a garip mektuplar gönderdi ama zarfın üzerindeki isim Carlos Miguel Allende'ydi.
Mektupta yazılanlara bakıldığında Allende veya Allen, olayları baştan sona seyretmiş gibiydi. Jessup adres olarak verilen posta kutusuna mektup yazarak ayrıntı istedi ve bir mektup daha geldi. Mektupta Allen; anlattıklarını kanıtlamak için hipnoz, sodyum pentatol ( bilinci uyuşturarak iradeyi kıran doğruyu söyleten bir ilaç ) dahil tüm yöntemlerin üzerinde uygulanabileceğini söylüyordu. Dahası, olayın etkin bir biçimde açıklanması halinde insanların böyle bir nakil sistemiyle yıldızlara dahi gidebileceğini yazıyordu.
Jessup ise bu kişinin tanıklık iddialarından en azından bir tanesinin doğru olabileceğini söylüyordu. Aslında Jessup, matematikçi ve gök bilimciydi. Astro-fizik alanındaki çalışmaları nedeniyle Felsefe Doktoru ünvanını almıştı.

 Sırlarla Dolu 'Philadelphia Deneyi'
7. Hükümet İşin İçine Giriyor
İkinci mektuptan sonra Jessup, Deniz Kuvvetleri'nden bir davet aldı. Deniz Kuvvetleri Araştırma Bürosu'na gittiğinde eline bir kitap verildi. Bu kitap kendi yazdığı kitaptı, bir yıl önce Büro'ya postayla yollamıştı.
Kitabın sayfaları üzerinde birbirinden farklı üç kişinin yazdığı notlar Jessup'un dikkatini çekmişti. Dr. Jessup yazılardan birisinin Allen'nin yazısının aynı olduğunu fark etti.
Notlar sanki dünya dışı birisinin gözlemi olarak yazılmış gibiydi. Binlerce yıl önceki uygarlıklardan söz ediliyor, dünyaya gelen uzay araçları tarif ediliyordu. Sonunda ise güç alanlarından, bir maddenin nasıl kaybolup, nasıl ortaya çıkarılabileceği ve 1943'te Philadelphia'da yapılan deneyden söz ediliyordu.
Normalde, saçma olarak tanımlanması gereken bu kitap, nedense ABD Hükümeti tarafından Pentagon'da bazı üst düzey yetkililere özel olarak dağıtılmıştı.

 Sırlarla Dolu 'Philadelphia Deneyi'
8. Dr. Jessup Arabasında Ölü Bulunuyor!
1959 Nisanında Jessup, arkadaşı doktor Mason Valentine'i arayarak deney ile ilgili kesin sonuçlara ulaştığını anlatarak ertesi gün buluşmalarını istedi. 20 Nisan akşamı yemekte buluşacaklardı ama bu yemek gerçekleşemedi.
Buluşacakları gece, Miami'de Hammock Parkı'nda Dr.Morris K. Jessup, arabasında ölü bulundu. Polis raporlarına göre arabasında egzoz gazıyla intihar etmişti! Ve söz konusu notlar ortada yoktu. Arkadaşları Jessup'un asla intihar edecek biri olmadığını söylediler,Valentine ise Jessup'un hastaneye götürüldüğünde hala sağ olduğunu öğrendiğini iddia etti fakat bunlardan bir sonuç çıkmadı ve olay kapandı.

 Sırlarla Dolu 'Philadelphia Deneyi'
9. DENEY Başlangıcı
Deney, 22 Haziran 1943'te sabah saat 09.00′ da jeneratörlere güç verilerek başlatıldı. Manyetik alan oluşuyordu; sonra yeşilimsi bir sis gemiyi örtmeye başladı ve USS Eldridge gözden kayboluyordu...
Olayın bir tanığı;
"Bir an sadece geminin çıpasını görebildim, sonra oda kayboldu, ortada artık ne sis neUSS Eldridge vardı. Bomboş denize bakıyorduk, bizim gemide bulunan üst rütbeli subaylar ve bilim adamları korku, dehşet ve heyecan içerisinde; nefeslerini tutarak bu inanılması güç başarılarını seyrediyorlardı.
Gemi ve mürettebatı hem radarda hemde gözlerimizin önünde yok olmuştu. Her şey planlandığı gibi yürüyordu.15 dk. sonra emir verildi ve jeneratörlerin şalteri kapatıldı. Önce hiç bir şey olmadı, arkasından yeşil sis tekrar ortaya çıktı ve USS Eldridge yeniden görünmeye ve ortaya çıkmaya başladı ama gemi nereye gitmiş ve nereden geliyordu?

 Sırlarla Dolu 'Philadelphia Deneyi'
10. Görgü Tanığının Ağzından
Sis azalırken, bir şeylerin tuhaf gittiğini hissediyorduk. Hemen gemiye yanaştık, ilk önce mürettebatın çoğunun geminin yanından sarkıp kustuklarını gördük, diğerleri ise geminin güvertesinde şaşkın şaşkın dolaşıyorlardı. Sanki hiç birinin bilinci yerinde değildi.
Yetkili ekipler gemiye girerek bütün mürettebatı kısa süre içerisinde uzaklaştırdılar ve yerlerine hazır bekletilen yeni bir mürettebat aldı. Bir iki gün sonra, yeni bir deneye daha karar verildi. Gemi istenilen radar görünmezliğine ulaşmıştı. Donanım değiştirildi ve 28 Ekim 1943'te deney yine aynı gemide tekrarlandı.

 Sırlarla Dolu 'Philadelphia Deneyi'
Jeneratörler çalışmaya başladıktan hemen sonra Destroyer hemen hemen görünmezlik çizgisine ulaşmıştı. Sadece burnu ve arkası görülüyor, arada ise bazı çizgiler belli belirsiz seçiliyordu. Sonra sadece su üzerinde tekne boyunda bir çizgi kaldı.
Bir iki dakika sonra mavi bir ışık parladı ve o çizgide yok oldu. Şimdi gemi tamamen yok olmuştu. Bir kaç dakika sonra millerce uzakta Norfolk'ta ortaya çıktı. Göründükten biraz sonra bilinmeyen bir nedenle yine kayboldu ve Philadelphia'da tekrar ortaya çıktı. Bu kez durum çok ciddiydi, tüm mürettebatın başı beladaydı.


 Sırlarla Dolu 'Philadelphia Deneyi'
Bazıları yok oldu ve bir daha geri dönmediler. Bu olayın en korkunç bölümü ise beş tane denizcinin geminin eriyen ve sonra yine katılaşan metal levhalarının içinde kalmalarıydı. Bu çok feci bir durumdu.
Denizcilerin birisi kurtuldu fakat bir daha eski haline dönemedi. Aklını tamamen yitirmişti ama yapacak hiçbir şey yoktu. Bazılarının psişik yetenekleri gelişmişti, sokakta yürürken kaybolan ve yine ortaya çıkan insanlar vardı.

 Sırlarla Dolu 'Philadelphia Deneyi'
Manyetik alanın içinde kalan mürettebattan kaybolanlar ancak birisinin yüzüne ve eline dokunulmasıyla görünür hale geliyorlardı. Yani dokunmanın, giysinin olmadığı bir yere yapılması gerekiyordu.
"Donma" adı verilen bu olay saatlerce, günlerce sürebiliyordu, hatta bir tayfa tam altı ay donmuştu ve altı ay sonra kurtarıldı. Elektronik kamuflaj başladıktan sonra geminin ve mürettebatının bütünüyle kaybolup,çok uzak bir yerde ortaya çıkıp ve sonra yeniden geri dönmesine neden olan neydi?" diye aktarıyor deney sırasında olanları.

 Sırlarla Dolu 'Philadelphia Deneyi'
14. Philadelphia Deneyi Hakkında Bazı Sorular
Dr. Valentine, Charles Berlitz'le yaptığı röportajda şöyle diyordu,
"Bence Philadelphia Deneyi bilinen ve alışılmış yollarla açıklanamaz. Bazı bilim adamları atomun temel yapısının, madde parçacıklarından değil, elektromanyetik alanlarda oluştuğu görüşündeler.Bu çok karmaşık enerji alanlarının birbirlerini etkilemesi olayıdır.
Eğer böyle bir evrenin içinde maddenin katlı fazları bulunmasaydı, şaşılırdı.Bu fazların birisinden birisine geçilmesi bir yaşamdan ötekine geçmeye benzer. Boyutlar arası değişmedir yani dünyalar içinde dünyalar olabilir. Manyetik alanların karıştırıcı olarak değişimler yaratabileceğinden kuşkulanılıyordu.
Maksatlı olarak, olağan dışı manyetik koşullar yaratılması hem fiziksel, hemde yaşamsal olarak maddenin fazını değiştirebilir. Bu durumda da, bağımsız bir varlık olmayan ama içinde bulunduğumuz yaşama benzer belirli bir madde / zaman / enerji boyutunun bir parçası olan zaman faktörünü'de çarpıklaştırır. Kısacası deney olasıdır."

 Sırlarla Dolu 'Philadelphia Deneyi'
15. Berlitz'e göre:
Philadelphia Deneyi'nin yapılıp yapılmadığı belli değildir. Ve şuan için kanıtlanamaz. Ama kavram olarak geçerlidir. Çünkü Einstein'ın "Birleşik Alan Kuramı" tarafından desteklenmektedir. Eğer deney yapıldıysa, söylentilerin ardındaki gerçek tanıklar susmaktadırlar ve belkide Türkiye'de de yayınlanan "Yok Oldu"( Thin Air) kitabında anlatıldığı gibi çıldıran ve inanılmaz değişimler gösteren mürettebatın çoğu ölmüş veya gizli bir yerde ölümü beklemektedir. Umuyoruz ki; bir gün üzerinde "çok gizli" yazılı bu dosyanın açılma zamanı gelecek ve karanlıklar aydınlanacaktır.  "
TEŞEKKÜRLER sabah.com.tr ...


25 Şubat 2020 Salı

SİNEMA- ELTİLERİN SAVAŞI

MERHABA CANLARIM,
YAZAMADIĞIM bir sinema yorumumla geldim huzurlarınıza,
ELTİLERİN SAVAŞI...
iki hafta oldu izleyeli ama yazmak aklıma gelmedi işte:(


Yönetmen koltuğunda Onur Bilgetay’ın oturduğu filmin senaryosunu, başrolde de yer alan Gupse Özay kaleme alıyor. Filmin kadrosunda Özay’a, Merve Dizdar, Ferit Aktuğ ve Uraz Kaygılaroğlu eşlik ediyor.




Gupse Özay'ın eltisiyle kıyasıya mücadelesi ve belden aşağı vuruşları söz konusu, 
film adı üstünde bir film yani...
bazı sitelerde "tatlı sürtüşmeler"  diye yazılmış olsa da bence acı- acıtıcı ve resmen duygusal şiddet içeren durumlar söz konusu, yorum yazanlara katılamayacağım yani...





evet eltilik müessesi espri konusu olan, 
evet kraliyet ailesinde bile işleyen güncel bir konu elti olma durumu,
evet sosyal medyanın ne kadar ciddiye alındığına dair göndermeler de var, 
ama  "eğlenceli " olmaktan uzaktı bence, konu ciddi çünkü...
kadının kadına ettikleri işlenmiş, bu esnada saf saf olayları seyreden kardeş kocalar da var tabii.


Anneliğin ve evliliğin, bir aileyle kan bağı kurmanın metalaştırılması senaryoda bence güzel  işlenmişti. 
Oyuncu kadrosu da çok iyi seçilmiş, Gupse hanım zaten rolün hakkını vermiş, çok gerçek...
Uraz bey  de iyi oynuyor, onun karısı rolündeki hatun Merve Dizdar da...



eğlenceli kısımları da var tabii, onu da siz görün diye yazmayacağım...
objektif bir değerlendirme okuduğunuza emin olabilirsiniz yani...
sosyal medya bu kadar etken olmak zorunda mı?
eltiler hep kapışır mı gerçekten?
bence asıl bunu ele almalıyız.

24 Şubat 2020 Pazartesi

anne olmanın fedakarlıkları üzerine

YAPTIĞINIZ FEDAKARLIKLAR
bir gün ensenize yapışır, çaaat diye bi tokat atar adeta...
bin pişman olursunuz belki de bir pişman, olursunuz işte...
yaptığımız fedakarlıkları başa kakanlardan olmayalım elbette, ama feda ettiğimiz öz be öz canımızdan olunca, paha biçilmez bir canımız için tek bir, ikamesi olmayan, yedeği olmayan o can...
farklı olur işte..

annelik eeeeeeennn büyük fedakarlıktır ki yetmez gibi bir de anneler içinde fedakarlar mertebesi vardır, anne olmanın hep bir adım önünüzde gitmesi durumuından bahsediyorum;
hasta olsanız kalkıp canınızdan can kanınızdan kan verdiğiniz o miniciğin hatrına kalkarsınız günlük rutinleri yapar edersiniz, elinizden gelebildikçe...


acılısınızdır, cenazeniz- kaybınız vardır...üzgünsünüzdür veya tükenmiş...veya parmağınızı kıpırdatacak dermandan uzak...kalkmak zorundasınızdır, giyinmek, giydirmek, yemek içinizden gelmez ama onun da yemesi için yemek yapmak zorundasınızdır ve dahi oturup güler yüzle yemek beraber, o kalkmadan kalkamazsın da sofradan...

annelik böyle bağlayıcıdır işte...
onun gülüşüne bağlanır yürek, aldığı nefese...hele de kendi kendine yetecek yaşta değilse, ufaksa elleri, ufacıksa yüreği...anneliğin elleri kapsar o ufacık canı, büyüsün de vatanına milletine, kendisine,  annesine babasına, kısaca dünyaya -herkese, hayırlı olabilsin diye.


sağlıklı olsun diye  uykusunda bile gözlersiniz, üstü açık mı, oturduğu tuvalet temiz mi...
hijyen alışkanlığı, tuvalet alışkanlığı , beslenme alışkanlığı, hobileri çünkü onun gelecek sağlığını da etkileyecek öyle ya..


okula başlar, sanarlar ki öğretmenlere emanet ettin her şey bittiii, yan gel yat...yok öyle bir dünya canlarım...arkadaşlarıyla iyi geçiniyor mu, sosyalleşme durumu nasıl...
mutlu mu, huzurlu mu o ortamda...?
etkinliklere katılıyor mu, içine mi kapanık yoksa...izlersiniz...
arada  müdahil olursunuz, müdahale etme gereği duyrasınız.

öksürür nereden geliyorunu araştırırsınız, doktor doktor...
kendinizin ciğeri tükense oralı değilsinizdir bu kadar, bu kadar kendinizi düşünmezsiniz.
ÇÜNKÜ ELLERİ ELLERİNİZ OLMUŞTUR...anlatabiliyor muyum?!



anneysen...
sevmediğin yemeği " o yemeli"  diyerekten sen de yemeye başlarsın...örnek ebeveyn olmalısındır;
dengeli beslensin kuzum  yeter ki o yesin  diyerekten...
ağzında büyür insanın o vakit lokmalar ne yazık ki...kendimden biliyorum.-işte ifrit olduğum yemekleri yeme sebebimi açıklamış bulunuyorum...bal olsa sevmediğim birşeyi  öldürseler yemezdim eskiden ben ya Rabbim...-



sinirlerinize sahip olmak zorundasınız anneyseniz, babaysanız...babalığı da babalar yazsın, o da benim işim değil yani:) doya doya kızamazsınız bile, kötü örnek olmayım diyerekten...sabırr sabır..

tek bir gülüşü, iyi oluşu yeter...

uykusuz gecelerden şişen gözleri eklemek gerekirse, bağışıklık da düşer tabii...
basit değil mi sizin için; ne var yani...toparlarsınız canım ne var bunda dersiniz...kolaydı ya!


Etiketler

ELLER

ELLER beynimizin dışarıya uzanan yansımalarıdır derler bilir misiniz? eller soğuğun ilk durağıdır ruhtan sonra, - onun içindir ki eller...