9 Kasım 2012 Cuma

BENİMLE YEMEĞE ÇIKAR MISINIZ?

Selam değerli okurlarım,
bugün sizlere bir sorum var:

-bi yemek?

ya da:

benimle yemeğe çıkar mısınız?

Cevabınız hayır mı...e, bir daha düşünün derim, zira ÇOOOOOOK HAZIRLANDIM!



ne kadar da şiirsel bir sofra sunum var değil mi canlarım?





İŞTE İSPATI!






Bunca çabama rağmen haaala mı gelmeyeceksiniz...bir daha bakın bence:))


-E belki kahvaltı yapabiliriz, malum hafta sonu gayfaltısııı....



cıvıl cıvıl çiçekler, sizler gibi:))




çok şiirsel değil mi?
bu kaktüsler de çok tatlı, minicik, zahmetsizzz...

PEKİ YEMEK NE DERSENİZ:
ımmm, şeey, kusura bakmayın  bunca şeyi hazrılayabilmek için saatlerce uğraştım, baaaayaa bir alışveriş merkezi gezdim, dekorasyon dergisi falan okudum....YEMEK YAPMAYI UNUTTUUUUM..
-hay Alllah!!!!!


ben de diyordum sabahtan beri ben ne yapacaktım diye...tabiii ya yemek!
ee, napalım size kepek ekmeğine azıcık peynir var, onu yapayım şöööyle, mis gibi...tabii peynir biraz kurumuş, keş olmuş nerdeyse ama yöresel...market alışverişi falan da yapamadım zira...
olsun canım, afiyetle yeriz beraber:))
-ÇOK BECERİKLİ DEEEL MİYİM SİZCE?

8 Kasım 2012 Perşembe

EY AŞK!

 SELAM DEĞERLİ OKURLARIM,
Bugün aşkın kıyısında gezecek, sadece sularına ayak basmakla yetineceğiz...zira aşkı anlatmak haddim değil, aşkı anlatmaya teşebbüslerim de hep eksik kalmıştır  bana göre.


şekil 1-a. Balkan Türk kadını resmedilmiş.

işte aşkın meyvesi güzel bebekler, zinde sağlıklı ve tatlııı....

bu bebiş de denizden yeni çıkmış....inci tanesi mübarek:))
aşk bazen çiçeklerle başlar...
kimi için kaf dağının ardındaki ülkede yılda bir  kere açan mavi şakayık...
kimi için pembe yaban gülleri, papatyalar...
kimileri için de reel: kaktüs gibi...



egzotiktir aşk...
sana ve karşındakine göre otantik,
dışarıdan bakana süstür aşk, vitrindir...
içinde nelerin olduğunu ancak  ve ancak o aşkın maşuklarınca bilindiği...

bilinmeze yolculuktur aşk:
sırdır, gizemdir biraz da...
bilinseydi aşk olmazdı adı...

HAPSOLMAKTIR AŞK...
TUTUKLU KALMAKTIR BİR ÖMÜR TUTKUNUN ESİRİ VE ESERİ OLARAK!!!
ŞEKERDİR AŞK...
birtmesini hiç mi hiiiç istemeyişimiz bundandır...
Aşk dediğin:
Bazen yazın kar yağdırır insanın başına ....
bazen devlet kuşu gibidir insanın başına...
yanar yakılırsın
aşkını düşüne taşına...
bakmazsın ne kaşına
ne başına
ne de yaşına...

Bu dünya yetmez aşka- aşığa,
inanır aşkın  buutsuz ve sonsuzluğuna...
 

 GÜNÜN ŞARKISI

Bugün iki farklı tarzda şarkı seçtim sizler için:
-biri aşka dair ve romantik,
-diğeri gençliğe dair, koşmacalı, kaçmacalı sevinçli bir şarkı...ille seçim yapmak zorunda değilsiniz, ikisini de kaçırmayın derim.


1. ŞARKI; aşkın büyüsünü, herşeyin üstesinden gelebilecek kadar güçlü olduğu görüşünde olan hoş bir şarkı...
ZİYNET SALİ...-değişik bir sesi var bence-
HERŞEY GÜZEL OLACAK desin  bizler için aşağıdaki linkte.
http://www.youtube.com/watch?v=T8foqapDjKU



2. ŞARKI: One Direction balonlar, havuzlar içinde ne hoş bir klip çekmiş, izleyin görün efeniiim.
valla hayat dolu bir klip olmuş, orada olmak, balonun içinde ben  de yuvarlanmak hoplamak zıplamak isterdim:)) kim bilir belki de şimdiden yazı sıcaklarını özlemişimdir-  itiraf ediyorum değerli okurlarım :..((

http://www.youtube.com/watch?v=AbPED9bisSc

İlk  gördüğümde çoluk çocuk bunlar demiştim, ancaaak hiç de öyle değillermiş, lanlarında- işlerinde iyiler.

Bugünlük de sizinle çıktığım yolculuğun son durağına geldik değerli okurlarım,
malum iyileşemedim daha...eminim bana iyi dilekler yollamışsınızdır, emiiinim:)
Siz siz olun kendinize iyi bakın...malum mevsim 5. mevsim...o kadar dedim kendinize dikkat edin diye sonunda ben hastalandım...acilen dinlenme moduma geçiyorum ...pilim bitttiii!
MELEKİNİZ

6 Kasım 2012 Salı

EĞİTİM NEREYE?

Merhaba canlarım,
yazarınız bugün çok hasta, sizden her türli manevi desteği bekliyor, dua mı olur pozitif enerji yollamak mı olur, totem mi...siz yeter ki isteyin. yani fastfooda karşı biri olarak dışarıdan Pizza ısmarlamak zorunda kaldım, o derece...el mahkum:((

-Allah kimseyi hasta etmesin diyerek sizlere sağlık diliyorum, bol bol.


Dikkatimi çeken bir olayla bugünkü yazıma başlamak istiyorum:

-Batmanda 18 öğrenci yeşil çadırda eğitim almaya çalşıyor, masa sıra plastik...SASONDA...
ücretli öğretmen mezraya dahi uğramamış...arazi anlaşmazlığı varmış ve çocukları veliler okutmaya çalışıyor...mezraada 17 çocuk, okul yerine çadırda...
GÜNÜMÜZ TÜRKİYESİNE YAKIŞMIYOR! fırsat eşitliğine de...
 İşte Radikal gazetesinden ayrıntılar:

4+4+4 sistemi nedeniyle YİBO dan alınan çocukların çadır okuluna öğretmen de uğramıyor.
- Batman’ın Sason ilçesine bağlı Çağlı Köyü’nün 10 haneli Kuzguncuk mezrasında okuma çağındaki 17 öğrenci, iki aydır çadırda eğitim görüyor. Köylüler, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün mezraya gönderdiği prefabrik yapının 2 aydır kurulmamasına tepki gösteriyor.


60 nüfuslu Kuzguncuk mezrasına atanan ücretli öğretmen, okul binası olmadığından mezraya uğramadığı için, öğrencilere zaman zaman öğrenci velileri ders vermek zorunda kalıyor. Sason Yücebağ beldesindeki YİBO’da eğitim-öğretim gören öğrencilerin bir bölümünün 4+4+4 sistemine geçilmesi nedeniyle mezraya gönderildiğini belirten Abdüsselam Sucu “Mezramızda bu yıl okul yapılacak diye çocuklarımızın kayıtlarını yeni okula yaptık. Fakat 2 aydır okulun prefabrik malzemeleri kurulmayı bekliyor. Çocuklarımızın cahil kalmamaları için okul istiyoruz” dedi. {DHA}

Bir tarafta eba eğitim ağı ve televizyonu, e-müfredat çalışmaları, akıllı tahta gibi olanaklarla donanmış sınıflar varken ne yazık ki bu haber üzücü.
-Coğrafi etkenler de eğitimi etkiliyor bildiğiniz gibi...Ülkenin gerçeğini bilmeden eleştirmemek lazım, mezraa deniyor, köy değil, köy bile 2000den az kişiden oluşurken ve devşet şimdi köyleri de kaldırmayı düşünürken bu haber köyleri yürürlükten kaldırmanın ne kadar çok sorun açacağının da habercisi değil mi? Kamu yönetiminde değişiklik yapılması öngörülüyor da buna dair benim kaygılarım.
Üstelik Atatürk'in köykent projesi yürütülmüş  olsa şimdi ülke daha güzel yerlerde olabilirdi...


Aslında okul varmış ve yıkılmış, taşımalı eğitim de istememişler tabii...kalacağı ev olmadığından öğretmen de gitmemiş,  gitmek zorunda mı aslında? Çocuklar için de öğretmen için de yazık değil mi???


- Kalem kılıçtan keskindir , nükleer silahtan da!
***Dağda silah tutan minik ellere yazık!
*** her ne olursa olsun adı okul yerine örgüt eline düşen çocuklarımıza yazık!
***üniversiteye okumaya değil çatışmaya giden beyinlere -zihinlere- onlar için aç susuz çalışan ana- babalara, onlardan hizmet bekleyen bu güzel topluma yazık değil mi?

 *Eğitimsiz bir hayat düşünemiyorum.
**İçimden bir ses bu  mezraadaki 17 çocuktan büyük adamlar çıkacak, ömürleri boyunca eğitime aşık olacaklar diyor. -Kıymetini bilmek için o  şeyden yoksun mu kalmalıyız dostlar? -

MERAKLISINA:

İşte Atatürk'ün köylerimiz için tasarladığı proje...Güncellenebilir tabii, mesela CHP konağı, dönem CHP dönemiydi ya o sırada....

HÜKÜMET NE OLURSA OLSUN, ,İSTER ŞU KANATTAN İSTER BU...

YETER Kİ GÜZELE KOŞSUN DA BİZLER ALKIŞ TUTALIM...

ELEŞTİRELİM Kİ EKSİKLERİMİZ -HATALARIMIZI GÖRÜP DEĞİŞELİM A DOSTLAR!

Atatürk'ün Köy Projesi

Afet İnan’ın "Devletçilik İlkesi" ve "Cumhuriyetin Ellinci Yılı İçin Köylerimiz" adlı kitaplarında , Atatürk’ün hazırladığı bir köy projesi bulunuyormuş. Sinan Meydan, projenin ayrıntılarını şöyle anlatıyor:

“Atatürk’ün İdeal Cumhuriyet Köyü Projesi’nin amacı “çağdaş” ve “çevreci” bir köy yaratmaktır.”
“Atatürk’ün İdeal Cumhuriyet Köyü’nde yer alan kurumlar, yapılar ve alanlar şunlardır:
1. Okul ve Tatbikat Bahçesi,
2. Öğretmen Evi,
3. Halk Odası (CHP Kurağı)
4. Köy Konağı,
5. Konuk Odası,
6. Okuma Odası,
7. Konferans Salonu,
8. Otel Han,
9. Çocuk Bahçesi,
10. Köy Parkı,
11. Telefon Santralı ve Köy Söndürgesi,
12. Radyolu Köy Gazinosu
13. Ebe ve Sağlık Kurucusu,
14. Tarımbaşı,
15. Hayvan Sağlık Kurucusu,
16. Sosyal Kurumlar,
17. Ziraat ve Et İşleri Müzesi,
18. Gençler Kulübü,
19. Hamam,
20. Etüv Makinesi (Buğu s.)
21. Köy Yunak Yeri,
22. Cami,
23. Revir,
24. Kooperatifler
25. Köy Dükkanları,
26. Spor Alanı,
27. Damızlık Tavuk, Tavşan ve Arı İstasyonları,
28. Damızlık Ahır (Aygır ve Boğa)
29. Kanara,
30. Mandıra,
31. Değirmenler,
32. Fabrika,
33. Asri Mezarlık,
34. Hayvan Mezarlığı,

35. Kireç, Taş, Tuğla ve Kiremit Ocakları,
36. Yonca ve Hayvan Pancar Tarlası,
37. Koruluk,
38. Köy Gübreliği
39. Fenni Ağıl,
40. Pazar Yeri ve Köy Zahire Locası,
41. Aşım Durağı,
42. Panayır Yeri,
43. Selektör

***1937 yılında  ve hayvan mezarığı bile düşünülmüş bir köy!
-kendi kendine yeten bir köy!
kendine yetecek bir  il demek, ülke demek değil mi?
KENDİNE YETMENİN BİR SONRAKİ ADIMI GELİŞMEK DEĞİL MİDİR?
ziraat mühendisleri olan köyler, planlı üretim yapan bir köy..
Gücek haber:
-İSOTUN ÇUVALI 3 TL ye düşmesine rağmen yazık ki alan çıkmamış, ürünü işleyecek yeterli işletme de yokmuş, yazık değil mi o köylüye:((

SEN, EVET SENNN SEN SEVGİLİ OKURUM!
sana sesleniyorum, ister sağcı ol ister solcu, ister liberal ve ister hiç bir kanada girmeyen ve girmek istemeyen dostum, beğenin ya da beğenmeyin bu projeyi ama objektif olalım bir an:
şimdi azıcık düşünelim bakalım:
*böyle bir köye sahip olsaydı bugün Türkiye, keşke,
sizce terör olur muydu,
fırsat eşitsizliği olur muydu,
köylü krediler altında inler miydi?
köyde şartlar daha iyi olmaz mıydı?


Yazık değil mi örgütün eline ddüşen, dağa çıkan çocuklara, adı her ne olursa olsun:
çocukları eğitmden çalan örgütler masum mudur?

yazık değil mi üniversitelere düşünceleri değil yumrukları çalıştırmaya, anarşi çıkarmaya giden nesillere?

yazık değil mi onlardan beklentileri olan ana babalara, nesillere?

SİLAH TUTAN ELLER, SAPAN TUTAN ELLER EĞİTİME ATEŞ ETMEKTİR BENCE.

Okullarımız teknolojiyle, sevgiyle donanık diye gururlanmak yeter mi?
En küçük çağında eline oyuncak silah veren bizler acaba iyi veliler miyiz?
Acaba o gençlere yeterince sahip çıkabildik mi?

Etiketler

ELLER

ELLER beynimizin dışarıya uzanan yansımalarıdır derler bilir misiniz? eller soğuğun ilk durağıdır ruhtan sonra, - onun içindir ki eller...