14 Kasım 2014 Cuma

YA UMUTLAR BİTERSE?!

Merhaba Canımın Çekirdekleri....
Nasılsınız bakalım görüşmeyeli...ben yatak döşek yattım, hiç merak ettiniz mi acep bu deli naparr ne eeder?
Düşünenler sağolsun...malum fazla radyasyon almamak lazım, siz de almayın e mi?
Şöyle rahat bi sonbahar kış geçiremeyecek miyiz ayol, nedir bu aksır tıksır...öksür..nereye kadar?
İMRENİYORUM ŞU KEDİCİKLERE...
ne şanslılar, burun çekme yok, pembe pembe burunla rahat rahat MENDİLSİZ geziyorlar...
 o minicicik burun ne de işlevselmiş ya Rab : ))

Kuşlara da imreniyorum,
her yer birer kanat mesafesindeyken hayat ne hoştur Allah bilir kuş uçuşu ...
Köpeciklere de imreniyorum,
CANI SIKILDIKÇA HAV HAAAV...
dilediğince öfkelerini kusabiliyorlar hayata,
açlık ve susuzluk da olmasa...
ha, bi de  özgür olsalar..
biz soytarısı etmesek evlerimizin...
oyuncağı olmasalar bebeciklerimizin...
ama yine de umutluyum...
ve şu dolandırıcılar zırt pırt aramasa,
kandırmak için türlü oyunlar kurup insanlara Kırım Kongo Kenesi misali
KANIMIZI EMMESELER...
cep telefonunu bir şekilde elde edip arayarak insanların iyi niyetine pislik dökmeseler:
ÖRNEĞİN: Engelliler Vakfından arıyoruz deyip yardım istemek!!!
hadi ordan edepsizler...
Polisiz deyip aramalar,
savcıyız deyip banka hesabına para yatırırsanız sizi aklarız-hakkınızda açılmış terör davası var diyenler!!
Neler nelerrrrr...



size tavsiyem SANAL ALEMDEKİ şifrelerinizi, profillerinizi iyi belirlemeniz yönünde; herkese açık yapmayın bilgilerinizi, ayarlarınız güvenli olsun...kimseye inanmayın hele de tanımıyorsanız ne yazışın, ne de telefonda konuşun...KURNAZ olmak lazım bu devirde, çünkü karşı cenahtakiler acayip uyanık, kurnaz,  çirkef, kötü niyetli...
-BEDAVA TATİL...
-BEDAVA AYFOON,MAYFON..TAYFON...derler sonra tayfunlar evinizi siler süpürür havazanallah!!! 
 BEDAVA köşe döneceğim derken dipsiz kuyulara,
derin sulara,kuytulara saplanmak üzere olabilirsiniz...
***DİBİNİ GÖRMEDİĞİNİZ SULARA AYAK BASMAYINIZ!
son ayak basışınız olmasın, dönüşü olmayan  yollara girmiş olabileceğinizi düşünün...
Velhasılı kelam umutlarınızı sömürebilirler...Şu sıralar Suriyeliler başta olmak üzere Afrikadan, diğer bölgelerden mülteci ufacık teknelere doluşup umuda yolculuğa çıktı da yolda kaldı...ÖLÜM pahasına 15 kişilik yere 80 kişi sıkıştılar, ölüme meydan okudular...
Çünkü çaresiz hissettiler kendilerini ve uffacık bi umut kırıntısına sarıldılar!
Zamanında Almanya'ya işçi götürülmek üzere kaçak gidip tırlarda ölüme terk edilen az Türk
yoktu hani...

 

Özellikle de çevremdekilerden şu son 5-6 ayda o kadar çok dolandırıcılığa prim vermek üzereyken ya direkten dönen, ya da ne yazık ki parasını bu umut tacirlerine kaptıranlar duydum, bu yazının sebebi işte budur:(( Bankada tanıştıkları kişlere inananlar, telefonda söylenene inananlar...
-Bedava telefon vereceğiz diyene ikna olanlar

2 Kasım 2014 Pazar

UCUZ


MERHABA EY SARMAŞIK,
BU pazar gününde aklım karmaaa karışık...
Senin o ağaca dolandığın gibi, sarılıp sarmaladığın gibi hayata tutunmaya çalışırken biz insanlar mevsim hüzün mevsim sonbahar...

Senin aşkın kızıllığıyla kızarırken yaprakların şu kasım başında,
bizler televizyon başında
Gözler işçilerden gelecek haberlerde ve yüzlerde
Utançtan bir  kızıl...

Ortağı değiliz elbette ki 
Ne Somadaki madenin
ne Manisa'daki
ne de Amasra'daki...
İstanbul'da asansörü düşen şirketle de hiç bir ortaklığımız yooook
Ama SUÇ KOLLEKTİF...
ACI kollektif...
HAYATIN UCUZ OLMASI KOLLEKTİF...

-senin acın benim acım yok artık...
acı kollektif....



Bir somun ekmek,
Sıcak bir tas yemek,
Isınmak ve dahası güvenlik ihtiyacı kollektif...
Hayat UCUZ
DÜŞLER PAHALI...
Hayati ihtiyaçlar
barınma,
baslenme, emniyette olma,
sevme ve sevilme...
hayatta kalma mesela;
zaruri ve vazgeçilmez değil!!!
- ammmmma
PAHALI..
nasıl ait olacaksın
ailene,
mahallene,
madenine,
işine-gücüne,
vatana millete,dahası devlete
hayatın sudan ucuzken


Ey sarmaşık sen anlar mısın
ekonomik denge ne..
Bilir misin erkek şiddeti ne,
kadı ölümü ne,
dibinde süren savaş ne,
İşid ne...peşmerge ne?
Bilir misin cumhuriyet ne,
Egemenlik ne,
Vatandaş ne,

Vergi ne?
Ucuz olan ne ve pahalı ne?
Trafikte heba olan
5000  can ne?
Bilme ay sarmaşık,
Bu işler çooook zor,
çooook üzücü,
çoook karmaşık...
Sen sonbaharda
Kızıııııl kızıııııl sarılmana bak
Biz nasıl olsa alıştık... 

 -İşte böyle canlarım, sarmaşıkla hemhal olup dertleşsek az...
insan oğlu taşımış sadece acıyı derler, bir mesel vardır-mitoloji de derler;
Allah evreni yaratmış,
dağları denizleri yaratmış,
canlıları halk etmiş...
DAĞA VERMİŞ ACIYI;
dağ inlemiş yıkılmış...TAŞIYAMAMIŞ!
denize vermiş acıyı;
-TAŞMIŞ, seller fırtınalar olup akmış,durulamamış...
***İNSANA VERMİŞ ACIYI!
işte o gün bugündğr insanoğlu KATLANMIŞ!

-Allah ölenlerin dertli, acılı ailelerine sabır genişlikler versin demek düşer bizlere...
Acıya empati kurmak gerek bizlere, bizim de madenci bir babamız olabilirdi,
O dolmuşta devrilen hayatlar-sezonluk Konyalı işçiler bizler OLABİLİRDİK!!!

-ve dahası SİZİN KOLLEJLERDE mollejlerde okuttuğunuz,
Nişantaşından ev,
Beykozdan  arsa aldığınız
Varınız yoğunuz TEK EVLADINIZ;
O İNSAN İSTİFİ OLMUŞ DOLMUŞLA
ÇARPIŞABİLİRDİ!
siz istediğiniz kadar dikkatli olun
Alışveriş merkezindeki asansörde düşen bir yakınınız olabilirdi!
OLMASIN DA....

28 Ekim 2014 Salı

ACI VE GERÇEK

MERHABA CANIMCIKLARIM,
Bugün şirin mi şirin bir balkabağıyla açmak istedim yazımı...hatun süslenmiş püslenmiş Hallowen denen Cadılar bayramını kutlamaya gitmekte sanırım...Bayram mı bayram...tarihi serüven içinde ne bayramlar var ne bayramlar, cadılar bayramı mı olmayacak?

*Bizim bayramımız da geliyor, hem de gümbür gümbür.
29 EKİM 1923'ün şerefine Cumhuriyet Bayramımız şerefine kutlamalar yarın heryerde.
İzmir'de saat tam 19,23'te 1923 vatandaşımız Cumhuriyet Bayramı töreninde seymen olacak ve halk dansı gösterisi yapacak, kadınla erkekle...
*94. yılını kutlayacağız, ne mutlu bizlere...İçine sindiremeyenlere inat, egemenliğimizi,kurtuluşumuzu çekemeyenlere inat...
-HAYDİ hepimiz bir ucundan katılalım bu anlamlı günü anma törenine canımcıklarım.
-Ancaaaak acı bir tarafı da var bu bayramın: Cumhurbaşkanı eski köşkü beğenmediğinden mi, küçük bulduğundan mı nedir, bilemeyeceğim; köşkü Yenimahalle'de konumlandırıp orada bir saray inşa ettirince olan oldu...CHP, MHP, HDP başta olmak üzere muhalefet partileri yeni köşke gitmeyeceklerini açıkladılar.
3000 ağaç kesildi diyen var,
Cumhuriyet geleneğine aykırı bir durumdur , neden Çankaya'daki köşkü bırakıp başbakanı da alıp oralara gitti, kasıt mı var diyen de,
-Obama'nın sarayı bizim yeni sarayın yanında ufacık kalır -hatta müştemilat  sayılır diyen de,
-Bir padişahın köşkü için zamanında bile o kadar ağaç kesilmedi diyen de var:
ACI OLAN kardeşler olarak el sıkmayan bir aile düşünün, birbirini aramayan kan-can kardeşler düşünün, işte şimdi olan da bu...
-Bereket versin ki Ankara'daki Hipodrom törenine katılacakmış muhalefet. Bu olanlar yakışmıyor benim ülkeme.
-SAKARYA ÜNİVERSİTESİ'nde Güneş enerjisiyle çalışan, hidrojen ve elektrik enerjisiyle çalışan otomobil üreten gençlerin çalıştığı atölyede yangın çıktı, ne yazık ki sadece elektrik enerjisiyle çalışan araç hariç diğerleri kurtarılamadı...
-GERÇEK: Burdur Gölümüz ne yazık ki tükenmenin eşiğinde...göl için oruç tutanlar oldu, sağolsunlar varolsunlar, tuttukları altın olsun...Başlattıkları proje kapsamında gönüllüleri "su orucu" tutmaya davet eden Sarıca, "Burdur Gölü'nde 25 yıl önce başlayan ekolojik bozulma hızla devam ediyor. Önlem alınmazsa 20 yıl içinde Burdur Gölü tamamen yok olacak" dedi.


Doğan ve batan güneşin, ay ışığının Burdur Gölü'ndeki pırıltısı anlamına gelen "Lisinia" adını verdikleri projeyle gölü yaşatmak, gelecek nesillerin sağlığını korumak, yaban hayvanlarının özgürlüğünü, kansersiz yaşamı, toprağı ve doğayı yaşatmayı hedeflediklerini anlatan Sarıca, şunları kaydetti:
"Yönetmen Şafak Türkel ile Burdur Gölü için sırt sırta verdik ve inanılmaz bir mücadele içine girdik. Karar verdik ki göl için yapılabilecek tek bir şey kalmıştı. Son demlerini göl ile yaşamak ve orucunu tutmaktı. Hollandalı besteci Rokus De Groot ise Burdur Gölü için bir beste yaptı. Başlattığımız etkinlikle görüyorum ki dünyada ve ülkemizde bizim gibi daha çok 'deli' varmış.
Şimdi bütün 'deliler' Burdur Gölü'nü kurtarmak için bir araya geliyoruz. Delilikle akıllılık arasındaki ince çizgiyi yorumlamak artık bundan sonra tüm dünya insanlarının işidir. Yapılması gerekeni yaptığımıza inanıyorum."
-VAROLSUN SİZİN GİBİ DELİLER :)
***bu arada Validebağ Krosunda da durum karmaşık: mahallesindeki korunun bir kısmının imara a.çılmasını istemeyen halk o alana camii yapmak isteyen belediyeyle tartışmalı, eylemde...Kaç gündür -sanırım 5. gün oldu- Validebağ korusunda nöbet tutmaktalar. Olayı camii imarına hayır dendiği için eylem var gibi yansıtanlar da var, oysa AVM -alışveriş merkezi- çokluğundan, hava alınacak yer kalmadığından şikayetçi halk...Ötekileştirmenin alemi yok canlarım, her yer ranta açılacaksa çocuklarımıza ne kalacak?!
Üsküdar Validebağ Korusu'nda yerel yönetim ve mahalle halkı arasında yaşanan gerginliği endişeyle takip ediyoruz" diyen Nuhoğlu açıklamasında şunları kaydetti:

"Üsküdar Validebağ Korusu'nun yanında bulunan araziye cami inşaatının yapılmasına karşı oluşan kamuoyu tepkisi yerel yönetimler, kamu kuruluşları tarafından dikkate alınmalıdır. Sorun camii inşaatı sorunu değildir; halkın iradesinin, beklentisinin yok sayıldığı imar politikalarıdır. Yaşayanların "yeşil alan" olarak korumak istedikleri bir alanın herhangi bir nedenle imara açılması çoğulcu, bir arada birlikte yaşam anlayışına aykırıdır. İnsanların yaşadıkları yerle ilgili görüşlerinin, beklentilerinin dikkate alınmadığı bir kamu yöneticiliği sürekli bir çatışma konusu olacaktır. Bu da pek tabii doğru bir kent politikası değildir. Yerel yönetimlerin sorumlulukları, halkın ihtiyaçlarını tespit etmektir; onların beklentilerinin dışında kendi anlayışını dayatmak değildir. Validebağ Korusu'nda yaşananlar da insanların kentine sahip çıktığı örnekler arasında yerini alıyor.-haber: cnnturk.com

 
***Üstelik İstanbul  mimarlar odası bugün bir deprem olsa halk nerelerde toplanacak, bu bilgiye sahip mi? şeklinde bir bakış açısıyla belediyelere depremde hangi ilçenin nerede toplanacağını sormuş: bazı belediyeler güzel güzel cevap yazıp yollamışken bir belediye: -TOP SECRET demiş, meğerse bu bilgi çok gizliymiş! GERÇEK! O kadar gerçek ki o bölgeye gidip halka soruyorlar; halk bilinçsiz! Bravo yani, gerçekten öyle saklamışlar ki kimsecikler bilmiyor! HALK NEREYE SIĞINACAĞINI BİLE BİLMEZKEN nasıl kurtulabilir yani?!
-ACI ve GERÇEK...


26 Ekim 2014 Pazar

EKİM BİTERKEN ANKARA







EKİMi BİTİRİRKEN            

Günler günleri
Aylar ayları kovaladı canlarım
sonunda yapraklar da sarardı, kazak mevsimi de geldi,leylekler çoktaaan terk-i diyar eyledi...




SON baharı gelmekte belki de kimi gönüllerin...
EN SON DEMLERİ O GÜZEL GÜLLERİN!

Dermanına koşmada bir parça güneş
solgun gönüllerin...






İşte böyle canlarııııım,kimimiz de ömrünün sonbaharındadır, kocaman bir ömür kadar güzel ne olabilir ki?Ve süreçte değişmeyen de değişimin kendisidir gerçekten de...

21 Ekim 2014 Salı

MEVSİM SONBAHAR





SELAM EYYYY  DEĞERLİ OKURLARIM,
Yeni bir yazıdan daha merhabalar olsun :)


Serinleyen havalarda bizleri azıcık pastırma sıcaklarıyla karşılayan bu güzel haftadan mutluluk beklentilerim var, güneşi sarı yapraklar, kırmızı sarmaşıklar ve bordo üzümlerle 17-18 derece bir hava...

Yağmura henüz hazır değilmişiz gibi geliyor ülke olarak, iyi sardı bizi bu tatlı sonbahar...sormayın...sonbaharın yazını yaşıyoruz, kış kısmını gece ayazı ve sabah soğuğu dolduruyor sessiz sedasız...
Hastalıklar ardı ardına, kime baksam salya sümük, sesi kısık, kırgınlık varmış üstünde, beyninde yaz :)

Ankara'nın suyu da bu ses kısıklıklarında etkendir, ailemden biliyorum, perişan oldu herkes...İçinde arsenik olduğu söylenen 2hayat kaynağımız suyumuz' resmen günlerce acı acı koktu, tadı felaketti, hatta bazı akrabaların sabah ilk açtığında muslukları kahverengi  akıyordu; su kahverengi olur mu???

Zamlar da geldi,doğalgaza, elektriğe, kahverengi bile olan suya...Kış geldiğinde cüzdanımızın daha dolu olması gerekecek, ya da daha kalın giyinmemiz. Suriyeli göçmenlerin halini görüp şükretmek, dibimizde devam eden acı olayları taaa ciğerden hissetmek var tabii bir de. Amma velakin hep kendimizden aşağı durumdakileri konuşuyoruz biz, Avrupayla, Amerikayla kıyaslamıyoruz; yani ekndimizden iyi durumdakileri görmezden geliyoruz:
***Onlar da bize emir verir gibi cümleler sarfediyor fütursuzca:-Türkiye Suriyeli göçmenlere kapısını sonuna kadar alsın, daha fazla kişiyi alsın...gibi üstten üstten laflar! -Gel sen al birazını da sevabına! Garibanlar sevinsin noluur yani?
**Zaten yapılan yardımlarda da epppeeeey cimri davrandılar sağolsunlar birçok zengin ülkeler, medeni Batı...Bizler vahşi Doğulular olduğumuzdan her bi işimize karışmaya, çomak sokmaya da hakları var ya zaten...
*Şimdi bir de sonbaharın virüs hazinesi vardır canlarım, bakterisi virüsü biteyen mevsimimizdir bizim.
EBOLA çıkar, MERS virüsü çıkar...birileri gider birileri geliiir!
-DELİ DANA diye diye kırmızı et pazarımızı,
-KUŞ GRİBİ diye diye kanatlılarımızı TELEF ETTİK! şimdi geriye dönüp bakıldığında kimler pişman?!
EBOLA'dan bilmem 38 bin kişi öldü dendi, geçenlerde bir araştırmacı yazar açıkladı ki toplam sayıymış ve sıkı durun tam 38 yıllık toplam verilermiş bu EBOLA mevzuundaki abartılı rakamlar.
-Aşısı yok, ama ABD çalışıyormuş aşı üzerinde, 5 yıllık bir laboratuvar -hayvan çalışmaları-deneklerle çalışmalar derken geçmie dönüken az 5 yıllık bir süreç gerekiyormuş ancak görünen  o ki izin verilecekmiş aşıya, enteresan. Hatta konuşan araştırmacı İNSANSIZLAŞTIRMA çalışmaları diye bir hedeften bahsetti, Afrika ve Ön Asya'da geçerli olan bir arka bahçe planı... 
***Mevsim sonbahar, son demleri güneşin...Böylesi cümleler daha az can sıkıcı kısacası canlarım.

5 Ekim 2014 Pazar

İYİ BAYRAMLAR ÇOCUKLAR

İYİ BAYRAMLAR ÇOCUKLAR,

evet bu güzel bayram gününde sizlere ve özellikle de çocuklara seslenmek istiyorum...

Çünkü bizler bugünüz, çocuklarsa gelecek :)
 Bayramı bizler bugüne kadar taşıdık babaannelerimizden, dedelermizden ...bayrağı onlar devredecek gelecek nesillere...Elleri dert görmesin güzel günler getirecekler Dünyaya, inanmak istediğim, cebimde umut kırıntılarını taşıdığım gerçek bu :)



Dün bizler de çocuktuk şeker-çikolata toplamaya giden,
yoktu öyle cam kırmaca huylarımız, kalp kırmalarımız filan...
yakın apartman komşularıydı gidip ellerini öptüğümüz,
yabancı değil 4 apartma ilerideydi Hasibe teyzelerimiz, oysa ne kan bağı vardı ne somut bir ilişki Hasibe teyzeyle...ama bilirdi o bizi ki falanca apartmanda filanca katta otururuz, evini açardı nitekim, gelin oturun derdi, annelerimizden tembihliydik, oturmazdık!
0-tacize  uğrayabiliriz diye değil; evlerine gelen giden olur-rahatszılık vermeyelim diye...
-para verseler almayın derlerdi; çocuklardık ve alma denen şeyi de almazdık; pedofili yoktu belki bugün kadar; ya da bilinmezdi?!
-belki de bizler şanslı nesillerdik?
-ya gelecek!?
-biz nasıl şeker toplamaya yollayacağız bugün çocuklarımızı????
ALT KAT KOMŞUSUNU TANIMAYAN biri olarak bizler 4 apartman öteye nasıl yollarız ki  bu masum veletleri?
*** Bizden önce tüüüüm mahalle gezilirmiş kapı kapı, köylerde zaten herkes iç içeymiş...o günler çooook geride ama en azından 4 apartman sağa - 4 apartman sola yönelemedikten sonra...
***Asansörde selamlaşmayan nesiller yetiştirdi bu millet...Dünya döndükçe bizler de dönüyoruz başka yönlere, özümüze değil.



Etiketler

ELLER

ELLER beynimizin dışarıya uzanan yansımalarıdır derler bilir misiniz? eller soğuğun ilk durağıdır ruhtan sonra, - onun içindir ki eller...