MERHABA CANIMCIKLARIM,
Bugün şirin mi şirin bir balkabağıyla açmak istedim yazımı...hatun süslenmiş püslenmiş Hallowen denen Cadılar bayramını kutlamaya gitmekte sanırım...Bayram mı bayram...tarihi serüven içinde ne bayramlar var ne bayramlar, cadılar bayramı mı olmayacak?
*Bizim bayramımız da geliyor, hem de gümbür gümbür.
29 EKİM 1923'ün şerefine Cumhuriyet Bayramımız şerefine kutlamalar yarın heryerde.
İzmir'de saat tam 19,23'te 1923 vatandaşımız Cumhuriyet Bayramı töreninde seymen olacak ve halk dansı gösterisi yapacak, kadınla erkekle...
*94. yılını kutlayacağız, ne mutlu bizlere...İçine sindiremeyenlere inat, egemenliğimizi,kurtuluşumuzu çekemeyenlere inat...
-Ancaaaak acı bir tarafı da var bu bayramın: Cumhurbaşkanı eski köşkü beğenmediğinden mi, küçük bulduğundan mı nedir, bilemeyeceğim; köşkü Yenimahalle'de konumlandırıp orada bir saray inşa ettirince olan oldu...CHP, MHP, HDP başta olmak üzere muhalefet partileri yeni köşke gitmeyeceklerini açıkladılar.
3000 ağaç kesildi diyen var,
Cumhuriyet geleneğine aykırı bir durumdur , neden Çankaya'daki köşkü bırakıp başbakanı da alıp oralara gitti, kasıt mı var diyen de,
-Obama'nın sarayı bizim yeni sarayın yanında ufacık kalır -hatta müştemilat sayılır diyen de,
-Bir padişahın köşkü için zamanında bile o kadar ağaç kesilmedi diyen de var:
ACI OLAN kardeşler olarak el sıkmayan bir aile düşünün, birbirini aramayan kan-can kardeşler düşünün, işte şimdi olan da bu...
-Bereket versin ki Ankara'daki Hipodrom törenine katılacakmış muhalefet. Bu olanlar yakışmıyor benim ülkeme.
-SAKARYA ÜNİVERSİTESİ'nde Güneş enerjisiyle çalışan, hidrojen ve elektrik enerjisiyle çalışan otomobil üreten gençlerin çalıştığı atölyede yangın çıktı, ne yazık ki sadece elektrik enerjisiyle çalışan araç hariç diğerleri kurtarılamadı...
-GERÇEK: Burdur Gölümüz ne yazık ki tükenmenin eşiğinde...göl için oruç tutanlar oldu, sağolsunlar varolsunlar, tuttukları altın olsun...Başlattıkları proje kapsamında gönüllüleri "su orucu" tutmaya davet eden Sarıca, "Burdur Gölü'nde 25 yıl önce başlayan ekolojik bozulma hızla devam ediyor. Önlem alınmazsa 20 yıl içinde Burdur Gölü tamamen yok olacak" dedi.
Doğan ve batan güneşin, ay ışığının Burdur Gölü'ndeki pırıltısı anlamına gelen "Lisinia" adını verdikleri projeyle gölü yaşatmak, gelecek nesillerin sağlığını korumak, yaban hayvanlarının özgürlüğünü, kansersiz yaşamı, toprağı ve doğayı yaşatmayı hedeflediklerini anlatan Sarıca, şunları kaydetti:
"Yönetmen Şafak Türkel ile Burdur Gölü için sırt sırta verdik ve inanılmaz bir mücadele içine girdik. Karar verdik ki göl için yapılabilecek tek bir şey kalmıştı. Son demlerini göl ile yaşamak ve orucunu tutmaktı. Hollandalı besteci Rokus De Groot ise Burdur Gölü için bir beste yaptı. Başlattığımız etkinlikle görüyorum ki dünyada ve ülkemizde bizim gibi daha çok 'deli' varmış.
Şimdi bütün 'deliler' Burdur Gölü'nü kurtarmak için bir araya geliyoruz. Delilikle akıllılık arasındaki ince çizgiyi yorumlamak artık bundan sonra tüm dünya insanlarının işidir. Yapılması gerekeni yaptığımıza inanıyorum."
-VAROLSUN SİZİN GİBİ DELİLER :)
***bu arada Validebağ Krosunda da durum karmaşık: mahallesindeki korunun bir kısmının imara a.çılmasını istemeyen halk o alana camii yapmak isteyen belediyeyle tartışmalı, eylemde...Kaç gündür -sanırım 5. gün oldu- Validebağ korusunda nöbet tutmaktalar. Olayı camii imarına hayır dendiği için eylem var gibi yansıtanlar da var, oysa AVM -alışveriş merkezi- çokluğundan, hava alınacak yer kalmadığından şikayetçi halk...Ötekileştirmenin alemi yok canlarım, her yer ranta açılacaksa çocuklarımıza ne kalacak?!
Üsküdar Validebağ Korusu'nda yerel yönetim ve mahalle halkı arasında yaşanan gerginliği endişeyle takip ediyoruz" diyen Nuhoğlu açıklamasında şunları kaydetti:
"Üsküdar Validebağ Korusu'nun yanında bulunan araziye cami inşaatının yapılmasına karşı oluşan kamuoyu tepkisi yerel yönetimler, kamu kuruluşları tarafından dikkate alınmalıdır. Sorun camii inşaatı sorunu değildir; halkın iradesinin, beklentisinin yok sayıldığı imar politikalarıdır. Yaşayanların "yeşil alan" olarak korumak istedikleri bir alanın herhangi bir nedenle imara açılması çoğulcu, bir arada birlikte yaşam anlayışına aykırıdır. İnsanların yaşadıkları yerle ilgili görüşlerinin, beklentilerinin dikkate alınmadığı bir kamu yöneticiliği sürekli bir çatışma konusu olacaktır. Bu da pek tabii doğru bir kent politikası değildir. Yerel yönetimlerin sorumlulukları, halkın ihtiyaçlarını tespit etmektir; onların beklentilerinin dışında kendi anlayışını dayatmak değildir. Validebağ Korusu'nda yaşananlar da insanların kentine sahip çıktığı örnekler arasında yerini alıyor.-haber: cnnturk.com
***Üstelik İstanbul mimarlar odası bugün bir deprem olsa halk nerelerde toplanacak, bu bilgiye sahip mi? şeklinde bir bakış açısıyla belediyelere depremde hangi ilçenin nerede toplanacağını sormuş: bazı belediyeler güzel güzel cevap yazıp yollamışken bir belediye: -TOP SECRET demiş, meğerse bu bilgi çok gizliymiş! GERÇEK! O kadar gerçek ki o bölgeye gidip halka soruyorlar; halk bilinçsiz! Bravo yani, gerçekten öyle saklamışlar ki kimsecikler bilmiyor! HALK NEREYE SIĞINACAĞINI BİLE BİLMEZKEN nasıl kurtulabilir yani?!
-ACI ve GERÇEK...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız ve görüşleriniz bizim için değerlidir, paylaşımlarınızı bekliyoruz.