bilcümle dökülüyoruz yollara ...
bilfiil hepimiz...
daha saçımızda yastık izi...
kaldırımlarda çocuklar
saçlarında yastık izi...
sırtlarında çantalar...
gün aymadan önce biz aymak zorundayız ne acı...
üstelik bir ben değil tüm mahalle, tüm sokak böyle.
Yemişim diyorum böylesi erken kalkmayı içimden...
hatta kızım diyor ki:
daha güneş bile doğmadı anne...
bu acelen niye?;
gel de anlat zorunlulukları ufacık bir yüreğe.
gün aymadan
akşamdan kalma değil de "uykudan kalkma"
güneş saklandığı yerden çıkmadan düşüyoruz yollara...
kahvaltısız
moralsiz... ve dahi neşesiz...
bir koca ulus böyleyse eğer...
yanisi kahvaltısız
yanisi yastık izli...
yanisi yüzü gözü şiş...gerisini ben söylemeyim...
işimi seviyorum, ama uykuyu da...dinlenmeyi de...
işimi seviyorum ama huzuru da konforu da...
karanlıkta kalkmalar ve kuzey ışıkları
Norveç ve İsl-kandinavya hep uzak gelmiştir bana...
yastık izleri silindikten sonra neşem yerine geliyor herkes gibi...
açılmam, annemin deyimiyle -"ayılmam" zaman alıyor
uyku sarhoşluğundan.
sabahın sıcak yatağı,
arka fonda kaynayan çay sesi
sıcak ekmek kokusu çekiyor canım...
tersini giydiğiniz kazaklar alacaklınız ey ahali...
formülü ne peki derseniz
daha erken yatmak belki...ama uyanacağın gün yine karanlıksa!
günışığı lambaları aldım biraz faydası dokundu tabii...
alarmları sevdiğim melodilere kurdum ki severek kalkayım, olmadı
dinlemeye doyamadım bu sefer de.
bilfiil hepimiz...
daha saçımızda yastık izi...
kaldırımlarda çocuklar
saçlarında yastık izi...
sırtlarında çantalar...
gün aymadan önce biz aymak zorundayız ne acı...
üstelik bir ben değil tüm mahalle, tüm sokak böyle.
Yemişim diyorum böylesi erken kalkmayı içimden...
hatta kızım diyor ki:
daha güneş bile doğmadı anne...
bu acelen niye?;
gel de anlat zorunlulukları ufacık bir yüreğe.
gün aymadan
akşamdan kalma değil de "uykudan kalkma"
güneş saklandığı yerden çıkmadan düşüyoruz yollara...
kahvaltısız
moralsiz... ve dahi neşesiz...
bir koca ulus böyleyse eğer...
yanisi kahvaltısız
yanisi yastık izli...
yanisi yüzü gözü şiş...gerisini ben söylemeyim...
işimi seviyorum, ama uykuyu da...dinlenmeyi de...
işimi seviyorum ama huzuru da konforu da...
karanlıkta kalkmalar ve kuzey ışıkları
Norveç ve İsl-kandinavya hep uzak gelmiştir bana...
yastık izleri silindikten sonra neşem yerine geliyor herkes gibi...
açılmam, annemin deyimiyle -"ayılmam" zaman alıyor
uyku sarhoşluğundan.
sabahın sıcak yatağı,
arka fonda kaynayan çay sesi
sıcak ekmek kokusu çekiyor canım...
tersini giydiğiniz kazaklar alacaklınız ey ahali...
formülü ne peki derseniz
daha erken yatmak belki...ama uyanacağın gün yine karanlıksa!
günışığı lambaları aldım biraz faydası dokundu tabii...
alarmları sevdiğim melodilere kurdum ki severek kalkayım, olmadı
dinlemeye doyamadım bu sefer de.
keşke herkes kendi sevdiği saatte kalsa...
hayat ritmini kişiye göre ayarlamak lüks olmaktan çıksa...
Japonya'da uygulanmış, insanlar mesela dört gün sıkı tempoda çalışmış ki
üç gün tatil yapabilsin.
sonuçta genel verimin anlamlı derecede arttığı,
kağıt ve enerji tüketiminin azaldığı,
çalışanın veriminin arttığı belirlenmiş,
tabii orası Japonya,
kültüre hastır davranışlar da...
biliyorum
ama özeniyorum da
yastık izi-siz evden çıkanlara :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız ve görüşleriniz bizim için değerlidir, paylaşımlarınızı bekliyoruz.