Günaydın canımın çekirdekleri !
Bir cuma sabahından selam ve sevgilerle...
nasılsınız bakalım? iyi misiniz?
her şeyi gereği kadar mı hayatınızda?-değilse düzelir inşallah...
ne demişler azı karar, çoğu zarar :)
mutluluğun bile fazlası zararlıyken insana her şey gereği kadar ve dozunda olsun demem ne kadar isabetli değil mi?
***öyle ya; bal yiyen baldan bıkar derler, aynen öyle, üç gün üst üste kahvaltıda bal ye bakalım bıkar mısın bıkmaz mısın?
çikolatadan bile bıkıyor bre insan :))
hele ki şimdi bir de nişasta bazlı şeker, şeker yerine Cargill ....
cargill firması vb. derken gündemimiz allak bullakken!
Aşkın sevginin fazlası bile zararlı mıdır?
***evet efendim zararlıdır; nitekim fazla sevgi bünyeye zarar, kendini ikinci plana itersin sevdiceğin uğruna mesela, zamanla kendine saygını azaltır bu durum, depresyon vs. vs. kalbe yükü zaten malum! aşkın fazlası insanı meczup yapar, diyaaar diyaaaar gezdirir Mecnun misali...
Güzelliğin, yakışıklılığın fazlası da zarar; nitekim çok güzel oldun mu da başa beladır...nazar değer derler mesela...göze batarsın, herşeyin göze batar, sevenin kadar çekemeyenin de çok olur; yıpratırlar vesselam...Bukowski bir eserinde-köyün en güzel kızı- şu konuşmayı yazar:
-güzellik çok da iyi bir mok değil. Seni sevdiğinden bile emin olamazsın karşındakinin, oysa çirkinler öyle mi?...
-Çok para da iyi değil ki...öncelikle mikrop yuvası, hheheheh ;))
sonra, dost mu düşman mı çevrendekiler bilmen zorlaşır...
hin oğlu hinler çevreler seni, yalakaların olur her yaptığını alkışlayan...
hatanı söylemeye çekinirler; çıkarları belki de ağır basar da ondan...
oysa dost dediğin sırtını görmene yardım edendirt, çünkü insanoğlu sırtını göremez;
ARKADAŞ kelimesi de buradan türemektedir nitekim.
***Meraklısına***
ARKADAŞ: Eskiden sık sık savaşan atalarımız,savaş esnasında sırt tarafını göremediği için olası bir arka saldırıdan korunmak adına arkalarını "taşa ya da DAŞ" -a yaslamışlar, ARKA-DAŞ kelimesi bu şekilde türeyip gelmiştir...Edebiyat dersi hocamızın bu kelimeyi açıklamasını hiç unutmam, kulakları çınlasın Umut Hocamızın...etimolojik kökenine değer verirdi kelimelerin, kavramların doğuşunu düşünmemizi isterdi hep... Öğretmen gibi öğretmendi, ses tonu, edasıyla...
Jilet gibi ütülü giyinirdi, oy oy oy...çok beyefendi ve çok jöndü kendisi, kibar ve sertti bir de, canım hocam!Yörük kültürünü de bilirdi, İstanbul adabını da...Köylüyü de bir tutardı, şehirliydi ve kimseyi kayırmamaya dikkat ederdi..ILIMLIYDI demek ki...Orta halliydi iklimi yani...ne çok kızar, ne çok gülerdi. Ben ki zaten okuma-yazma-edebiyat düşkünü öğrencisi...
***belki sürekli bağıran çağıran, ya da sürekli gülen "kikir kikir" bir tip olsaydı bu kadar rol modelim olamazdı Umut Hocamız...dengesine hayrandık hepimiz, sükûnetliydi ve gerektiğinde de kızardı haddince. Zaten Peygamberimiz Hz. Muhammed de:
-Ilımlı olunuz, herşeyin fazlası zarardır - diye hayat felsefesi sunmamış mıdır bizlere? ölçülü olmakta da abidedir peygamberimiz zira...öylesi sevgi doludur ki bir köpeğin leşini gördüğünde bile tiksintili konuşmamış ve ondaki güzel yanı görerek hayvancağızın ne de güzel gözleri olduğunu söylemiştir yanındakilere, ah ahhhh...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız ve görüşleriniz bizim için değerlidir, paylaşımlarınızı bekliyoruz.