27 Ekim 2015 Salı

SU DİYE İÇTİĞİMİZ


MERHABA CANIMCIKLARIM,

bugün sizlerle içtiğimiz sudan sürdüğümüz kreme, salam-sucuk-sosis ve salama kadar basit ama önemli konulardan bahsedeceğim:
siz suyu nerden nasıl içiyorsunuz mesela? damacana? şişe? pet şişe mi cam şişe mi?
yok ben böyle iyiyim testiden kullanıyorum diyorsanız belki de en şanslı sizsiniz; ama içinde bekleyen su acaba ne kadar su???
öyle ya vücudumuzun çoğu su değil mi,ilkokulda öyle öğrenmemiş miydik?
belki de su değil de makaynadıyyy ne deysiniz :)
salam -sosis- sucuk yiyenlerden misiniz? kasap sucuk yerim daha sağlıklı mı diyorsunuz?ACABA...?*KASAP SUCUK dediysek halk tabiriyle kısaca kasap sucuk yani kasabın yaptığı sucuk manasında :)
kasabınız ne denli hijyenik, katılan maddeler neler sucuğunuza? temiz mi, güvenilir mi?  hadi diyelim içindeki eti kendiniz verdiniz...bi nebze daha iyi durumdasınız, peki salam-sosis-pastırma yiyecek olsanız? bu tarz şarkütrileri Dünya Sağlık Örgütü kanserojen ilan etti; hepimize geçmiş olsunnnn :(

geri gelelim suya; damacanalarda bpa adlı bi madde kullanıyorlar peki bu madde de sağlığa zararlı...
ikincisi içtiğiniz suyun kalitesi, hatta puanı kaç acaba?
piyasada çok JANJANLI reklamı olan doğal olduğu söylene gelen, en pahalısı, en bilineni dedikleriniz bile listede son sıralarda desem?! evet...ne yazık ki www.gidahareketi.org sitesine girip bir bakın derim.
içtiğinizz su demek bir nevi siz demek olduğuna göre...çok kabaca da olsa bu tabir, dikkat etmeye değmez
mi?
klor eklenen musluk suyu ellerimi mahvetmişti, krem alayım süreyim dedim herkes gibi, canlarım bir kafam karıştı ki sormayın; kimi organ,k içerikli, kimi biyolojik kökenli, kimi ÖKO TEST sertfikalı, kimi helal belgeli, kimi Avustralya'daki bilmem kim laboratuvarından onaylı...oooff of oof...biraz internette arama yapayım dedim, kafam karıştı, derken forumlara takıldı gözüm, kiminin aliyyül alaaa dediğine kimi rezil rüzva  demiş!
şimdi diyeceksiniz ki herkesin beklentisi farklı farklı, cildi farklı, ekonomisi farklı...tamam o konuda hemfikiriz, ama asıl kafa karıştırıcı olan birbirlerinin testlerini beğenmemeleri, satın alınan sertifika imaları, aracısız *daha doğrusu market raflarında değil de satış temsilcisiyle satış yapanlara verip veriştirenler...
içeriklerdeki organik kelimesinin kiminde biyolojik terimiyle yer değiştirmesi...kimi doğal ürün demekle yetinmiş...oooff ooff...kafam allak bullak! en iyisi evdeki yoğurdu sür gitsin diyor şeytan ama yoğurt da ne kadar yoğurt ki? sonuçta mayası ne kadar ev yapımı, valla marketten almaya ancak yetişenlerdenim; dolayısıyla market yoğurduyla mayalanan sütün yoğurdu pek mi doğal veya pek mi sağlıklı?
sonracığıma o süt ne kadar süt, içinde ne kadar su mevcut? sütçünün insafına kalmış tabii...
hatta sütçüden süt almak yine moda oldu ya; Brusella mikrobu ne olacak-süt ve süt ürünlerinde bulabilen bir mikrop! hamilelerde düşüğe bile sebep olabiliyormuş....
ayyy şiştim ve sizi de şişirdim galiba :( ama durum bu dostlar...
su diye içtiğimiz su değilken siz ne kadar siz olabilirsiniz ki?
yorum sizin...

12 Ekim 2015 Pazartesi

KEHANET DEĞİLDİ

MERHABA DEĞERLİ OKURLARIM,
Ülkece, milletçe başımız sağolsun...

CANLAR GİTTİ,nice gençler, nice fidanlar gitti...Başımız sağolsun ve BU SON OLSUN ARTIK...BU SON OLSUN!

sel gider kum kalır derler...kum kalır kalmasına da o kum ne halde kalır acep???

barış mitinginde ölen onlarca vatandaşımızın her birinin kederli ailelerine rahmet diliyorum...


KEHANET DEĞİLDİ

bu eylemi haber aldığımda içim cıııızz etti, aman birilerine bişey olmadan bu barış eylemi bi bitse dedim; kehanet miydi, ön sezi miydi, öngörü müydü? hayır...ülke gerçeklerini bilmenin bir sonucuydu...Suruç'ta olanları yaşamanın bir sonucuydu...tedbir alınsa bari dedim...erdim mi? hayır! adeta bas bas bağırıyordu içimdeki ses; kurt boranlı havayı sever; bu coğrafyada da biiiiir sürü kurt var ki sormayın gitsin!

Barışı kana bulamak istediler, mesaj vermek istediler belli ki...
ölenlerin üzerinden prim yapmak istediler!!!
-oy derdinde gövde gösterisi yapmak isteyenler bile var ki trajikomik!
kehanet  değildi...göz göre göre geldi çattı lanet olası kanlı terör!!!
95 cana kıyıldı!
185 yaralı...
umutlar...idealler...insan onuru!kardeşlik de yaralı!
çocuklarımıza nasıl açıklayacağız Suriyede olanları, Irak'ı ...Mescid-i Aksayı?
derken UMUTLAR DA YARALI...

7 Ekim 2015 Çarşamba

HÜZÜN VE ŞEHİR

ORTALIĞI kan götüreli, kalpler kana bulanalı yazasım gelmiyor değerli okurlarım...
karmaşa ve kaos belki kimilerini motive edebilir ama beni değil...

oysa  şehir dışındaydım, gezdim, gördüm tattım, deneyimledim ...
amma  velakin yazamadım...

şehirde yeni bir mekan keşfettim örneğin Taze Quru...yazamadım...
Gazi Antepe, Kahraman Maraşa gittim...
gezmediğim yerlerini gezdim, bir hevesle denemediğin tadlarını deneyimledim,
hemen yazacaktım oysa ki...anlatacaktım sizlere ...olmadı...
Zeugmayı,Çingene kızını, Kahraman Maraş'ın neffis seyirli tepesini koyacaktım fotoğraf fotoğraf...anı anı...olmadı...

Katmer yedim diyecektim, tadı damağımda kaldı, olmadı!

kaostan beslenenler vardır...
acıdan beslenenler...
en zor şartlarda en güzel işlerini çıkaranlar...
maalesef...eldeki malzeme bu dostlar.
içimden gelmedi yazmak...

şimdi ise sonbahar yine hüzün doladı boynumuza...
ellerimiz soğudu havayla beraber...
ülkede atmosfer de soğudu şehit cenazeleriyle...
-ısındı bir de seçim vaatleriyle, maaaşaaaallaaaahhh veren de verene hani...veren de verene!

Bu bayramım da bayram gibi geçmedi hani...

yavrular okula başladı, evlere bi  hareket geldi, 
okullar toplandı yapraklar dört bi yana dağılırken.

Zavallı belediye işçileri, zor onların da işleri...temizle...yine yaprak...temizle yine yaprak...
-iş mi ağaç seninkisi? 

Suriye iyice karıştı, herkes kendi tarafına çeker oldu birilerini,
sandıkta oy hesaplamaları aldı yürüdü...
sokakları yağmur bürüdü...

Balık tezgahları balığa doydu mideler doyamadan...balık mevsimi de buruk geldi şehre...

Balkon kapıları kapandı , şehir içe kapandı...


12 Eylül 2015 Cumartesi

ACI MI ACI



yukarıdaki linki tıklayın değerli okurlarım...
içimizden gelen acıları sözler ifadeye yetmediğinde
ağlarız, yakarırız, yalvarırırz...
dua ederiz el açıp...
yalvarırız...


dizelere dökeriz belki acı mı acı duygularımızı...
ilmik ilmik öreriz bazen...

gelin görün ki acı durur, anne ağlar...
eş dost ağlar..
sevgili ağlar, saçlar başlar yolunur...
GİDEN GİTMİŞTİR artık ne fayda!
acı durur...
zaman durur ağlayanın yüreğinde...

gece gündüz farketmemektedir acılıya...


siyah kurdele bağlarsın aracına..
bayrak asarsın aracına, camına, yuvana...
BEYİNLERE ASAMADIKTAN SONRA  ne fayda!

acı mı acı...

körpe fidanlar verilir açmadan yemyeşil toprağa...
*** gömülür...
umutlar gömülür...
YARINLAR GÖMÜLÜR!
anılar GÖMÜLMEZ
ACILAR GÖMÜLMEZ!!!

her ananın evladını büyütme,
her insanın yaşama hakkı varken hem de...
kardeşlik kültürü hüküm süren topraklara acılar hüküm sürer bi zaman sonra....
SOKAĞA ÇIKMA YASAKLARI GELSE ne fayda...
acı yerinde ACIDIR!
ACITIR MI ACITIR!!!!



marifet KİMSELERİN ÖLDÜRÜLMEDİĞİ Bİ VATAN YARATMAKTIR
ince hesaplar üzerine kurulan bu coğrafyada...
sizlere son sözümü bu şarkıyla ileteyim:



31 Ağustos 2015 Pazartesi

UZLAŞI KÜLTÜRÜ

MERHABA DEĞERLİ OKURLARIM,

yazın spn demlerini kana bulayan şehit haberleri üzerine üzüntümü dile getirerek başlamak istiyorum yazıma...belki klişe gelecek sizlere ama gerçekten üzülüyorum kaybettiğimiz her cana...olmasın bir daha diye dualar etmekteyim herkes gibi..neden bunca öfke bu kin???

sonra düşünüyorum da:
*evde eşiyle anlaşamayan  eş dışarda, sokakta -aramızda...
*yan odadaki evladıyla geçinemeyen-geçinmek istemeyen ebeveyn dışarda...
*keza anlaşılamamaktan şikayetçi * anlaşamayan* evlat içerde aynı şekilde elki salonda belki yan odada belki sokakta...içimizde...
*bozuk para üstü için müşterisine çıkışan esnaf da sokakta...
**hastanede doktoru döven de bu insanlar,
askere-polise- öğretmene vs. vs.   ateş eden de...
*** öğrencisini döven öğretmen de,
***keza kaynanasıyla anlaşamayan gelin de ve o kaynanana da sokakta...
BUNCA hır gür içinde yaşarken
SAKİN,
HUZURLU,
NEŞELİ,
SAYGILI bi ortam beklemek ne kadar doğru?

toplum sensin ey okurum,
benim, biziz...yanlış mı?
BEN değişirsem
SEN değişirsen...
O değişirse BİZ DEĞİŞİRİZ...

ÇABALAMAK GEREK  ANLAMAK İÇİN ÖTEKİNİ!
ötekileştirmeden düşünmek gerek ötekini...(
iyi oldu bu söz, cuk oturdu)

işte bunu başaramadık kabul edelim...toplum olarak, nesil olarak başaramadık...
karnemiz kırıkla dolu bu açıdan...


***ÖTEKİLEŞTİRMEDEN UZLAŞMAYA YANAŞMAK ÇOK MU ZOR?

insanevladı değil miyiz oysa ki?
hangimiz ağzında altın kaşıkla doğuyor ki? ya da karşıdakini de bir anne doğurmadı mı?
bizim olan kıymetli de peki diğerinin olan? bu din olsun, evlat olsun, eşya olsun...fikir olsun farketmez!
BENİM KADAR KARŞIMDAKİ DE DEĞERLİ demeyi bilmek gerek...

varsa yoksa tarış dur...kavga et...

15 Ağustos 2015 Cumartesi

YAŞIYOR MUSUNUZ?

EN SON
ne zaman güldünüz yanaklarınız kas yapa yapa...
çocukcasına ve başınızı arkaya ata ata?



ne zaman Ağladınız hıçkıra hıçkıra
sanki birisi ölmüş gibi
ya da özlemler bitmiş de  "özel'ler gelmiş gibi
burnunuz doya doya aktı mı mesela umarsızca...


 
ya da en son
ne zaman küçük bir çocuğu mutlu ettiniz?
ellerine ufak öpücükler kondurup belki...
belki bi vesileyle hediye alıp
ya da yanağını okşadınız?

gerçek manada özür dilediniz
gereksizliklerinizden
kırdıklarınızdan ve
kendinizden?


 
en son ne zaman aynada kendinize gülümsediniz
bir hatanıza güldünüz?

bir yemeklik paranızı bir yoksula verdiniz?
korkularınızla yüzleştiniz
ya da vedalaştınız belki...


 
kime ve neden sevgi duydunuz sıcacık
ve burnunuzun direği sızladı
- en son ne zaman?



en büyüğünüzü ne zaman gidip ziyaret ettiniz?
dahası mezarlığa gittiniz?


sizi hiç ilgilendirmediği halde haklı olan birine ne zaman destek çıktınız
en son zamandı?
ellerinizle de olsa pasif bir direnş sergilediniz hatta...


 
en son ne zamandı tamamen kendiniz olalı
iç sesiniz ne zaman teşekkür etti size
ya da zamana dur demek adına mektup yazdınız
kendi el yazınızla..?



 
alın yazınızın birleştirdiği insanlara
en son ne zaman gerçekten
VAKİT ayırdınız?
vaktiniz mi yoktu naktiniz mi düşünmeden
bi hadiye aldınız?

bir kediye su verdiniz mesela
bir toprağı öptünüz
bir bebeğe güldünüz
ya da
bir ninenin elini öptünüz?
KOŞTURMACAdan sıyrılıp
yol kenarında durup düşündünüz?


en son ne zamandı
siz gerçekten siz olalı...
doyasıya yaşayalı
doyasıya koşalı
EN SON NE ZAMANDI?

***O GÜN BUGÜN OLSUN MU
NE DERSİNİZ???



2 Ağustos 2015 Pazar

TERÖR VARKEN*

SELAM DEĞERLİ OKURLARIM

Kemer tatili çok önemli bir mevzuu değil aslında gündemdeki olayların yanında farkındayım elbette...
ama haber kanalı da değil ki benim bloğum anında gündemi yazayım çizeyim...üstelik gündem karanlık olunca içime hafakanlar basıyor, yazmaya elim pek gitmiyor ne yalan söyleyeyim.

Acılı bi hafta içindeyiz, şehitler verdik...zor zamanlardan geçiyoruz vesselam.
***pamuk ipliğine bağlı insanlarımızın moralleri, patladı patlayacak sinirler, bunaldık acı kayıplarla kuşkusuz!!!

*** üst perdeden ahkam kesmek istemem hiiiiç ama hiç bi zaman, haddimiz değil, yaşayan bilir acıyı da ölümü de, bize sabırlar dilemek düşer, halk olarak birlik olmak düşer...

***bir panik ortamı yaratılmak istenşyor, Kahraman Maraş^ta 3 kişi varmış canlı bomba mesela, bazılarımız haklı olarak evden çıkmaya çekinir oldu bu yüzden...alış veriş merkezleri boştu dün, sıcağın etkisi de büuyük tabii...ama amaç bu zaten! halkımızda sıkıntı ve buhran yaratmak. Tedbirli  olalım tabii ama paranoya yapmamız da yanlış bence.

***sıcağa rağmen yaşa,
****acıya rağmen yaşa....

***haine rağmen yaşa ey dost...iyilere ihtiyacı var bu zamanımızın!!!

***R. Hisarcıklıoğlu bir an evvel olayların durdurulmasını istedi, odalar ve borsalar birliği başkanı, iş adamları, federasyon ve dernek başkanları ile beraber çıktılar huzura; iş yapmamız için huzur şart dediler.HAKLILAR! Kemer'de esnaf kan ağlıyordu; bilmem gerçeklik payı ne kadar ama şunu dediler konuştuklarım:-yerli turistin ve Rus turistin haricinde turist yok, piyasa durgun...
-Suriyeli göçmen sıkıntısı kıyıları aldı yürüdü, malum kimi mülteci kimi denizde yakalanıyor, kimi elinde mendil mendil satıyor...zor halleri...ama turist bu manzarayı görmek istemiyor, insanlık dramı ama çözüm üretmenk yerine görmemek için gelmemeyi tercih ediyor insanlar...ne diyeceksin?

***acı yerinde acı; başka yerde sadece sancı oluyor kısacası!

***hal böyleyken böyle okurlarım, daha az bile yazdım, gerisini siz anlayın... 




FİLM ÖNERİSİ:

Konuyla alakası yok ama dün bir film izledim belgesel tadında, cnbc-e kanalındaydı sanırım: KON-TİKİ ...
gerçek hayat hikayesinin bir filme aktarımıydı ve  gerçek manada bir sürükleniş hikayesi, bir maceraydı...kaderini değiştiren bir baba vardı içinde, en çok da o kısmı dikkatimi cezbetti; ailesi bir tarafa, serüvenci ruhu öbür tarafa konmuştu...kim kazandı bilin bakalım?!
-izleyin derim bu filmi, Kon-tiki...



*** filmin sonunda o kadar çok yer ve o kadar çok isim yazdı ki esneme tuttu beni, o kadar uzun bi liste ki o kadar çok emek var demek...ellerine sağlık .

***vikipedia'dan aldığım bilgilerse şöyle:

Kon-Tiki (Özgün adı: Kon-Tiki), 2012 Norveç yapımı biyografik macera filmidir.
Norveçli kâşif Thor Heyerdahl'ın Polinezyalıların, bilinenlerin aksine Asya kıtasından değil de 1500 yıl kadar önce Güney Amerika kıtasından bu adalara gelmiş oldukları şeklindeki aykırı teorisini ispatlamak için bir grup gönüllüyle birlikte 1947 yılında yine kendisinin tasarladığı ve geçmişteki ilkel yapım teknikleriyle inşa ettikleri Kon-Tiki adlı arkaik salla yaptıkları maceralı Pasifik yolculuğunun dramatize edilmiş filmidir. Heyerdahl 1948 yılında bu yolculuğu anlatan bir belge-kitap yayımlamış, 1950 yılında da siyah-beyaz bir belgesel film yapmıştı. Kitap tüm dünyada 70 dilde 50 milyon adet basılırken, belgesel filmi de 1951'de En İyi Belgesel Film Akademi Ödülü'nü almıştı.
Her iki filmin ve kitabın adı olan "Kon-Tiki", aynı zamanda Thor Heyerdahl'ın ahşap teknesinin de adıydı. Heyerdahl teknesine isim seçerken İnkaların 'Güneş ve Fırtına Tanrısı'nın adından esinlenmişti. Teknenin orijinali Oslo'daki "Kon-Tiki Müzesi"nde sergilenmektedir.
Gerçek olaylara dayanan ve çekimleri Maldivler, Malta, Norveç, İsveç, Tayland, Bulgaristan ve New York gibi konuya uygun mekânlarda gerçekleştirilen "Kon-Tiki", 16.6 milyon dolarlık maliyetiyle Norveç sinema tarihinin en pahalı filmi ünvanını almış[1], ayrıca çevrildiği yıl kendi ülkesinde gişe rekortmeni olmuştur[2]. Film dijital formatta çekilmiştir.
Kon-Tiki, 2013 yılında Norveç adına katılacağı Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi'nin düzenlediği 85. Akademi Ödülleri yarışmasında, Yabancı Dilde En İyi Film Akademi Ödülü kategorisinde yarışmak üzere aday olarak seçilmiştir[3]. Aynı dalda Altın Küre Ödülü'ne de aday gösterilen film bu ödülü alamamıştı. Bu dalda Oscar ve Altın Küre'ye aday gösterilen ilk Norveç filmidir.

28 Temmuz 2015 Salı

hayatın akışında bir durak-KEMER


HAYATIN AKIŞINDA BİR DURAK-KEMER-ANTALYA

merhabalar sıcacık bir yaz öğlesinden sizlere kocaman kocaman :) nasılsınız bakalım görüşmeyeli değerlieri okurlarım?
 yazamadım uzun zaman oldu, kusuruma  bakmayın, çok yoğundum desem  ifade etmeye kafi gelmez... en iyisi es geçmek sebepleri...geldim işteee :))

gezdim gördüm geldim, yenilendim az buçuk...
yetti mi derseniz, yetmedi her tatil gibi...


bir çay molası verdim kendime...çay daha oturmamıştı ama ben doya doya oturup demlenmiştim burada aaahhh ahhhh....
heyhat güzel her şeyin bir sonu vardı ve ne yazık ki çirkinliklerden daha kısa sürmekteydi :(
yediğim içtiğim benimle kalsın bazı güzellikleri paylaşayım istedim sizlerle.Antalya Kemer'deydim ve Kemer'in altını üsütne getirdim tabii durur muyum hiiiç?

doyulur mu böylesi güzel doğaya...
böyle dağa böyle taşa...
kaktüsler öyle güzeldi ki koşup sarılasım geldi...sonuç çok feci olabilirdi de ondan sabretmeyi yeğledim...
ormanı ayrı güzel, denizi ayrı güzel...insanı da şeker mi şeker
* laf aramızda  sahil kentlerinde- deniz kenarlarındaki bazı yerlerde- örnek vermeyim ayıp olur*- olduğu gibi fırsatçı değil halkı.

-bir cırcır böceği kolonisi vardı ki evlere şenlik, susmadılar azıcık ayooool...halam dedi ki bu ne yahu kaynayan düdüklü gibi, ha patladı ha patlayacak...aaaa....
-ağaçlara kuş yuvaları doluşmuştu, hiç görmediğim kuşlar hiç duymadığım ötüşler kazındı hafızama...
-Gecesi de güzel ama diskolar kareoke barlar şehri Bodrum havasına sokmaya çalışmış...bunu sevmedim işte...çok gürültülü gecesi...

-e tabii sıcak da var, 45 derece desem az yani...öğleyin daha da fazla hatta...

işte bu yüzden de sağlık daha önemli dedik ve derece azıcık insafa gelince dışarı çıkabildik...beynim biraz buharlaşmaış olmalı Kemerde, gidip arayıp bulayım bari...eksik kaldım  malum ;))

26 Haziran 2015 Cuma

İSLAM FOBİSİ

MERHABA DEĞERLİ OKURLARIM,

yükselen bir islamafobya ya da islamfobisi gününden yazıyorum sizlere bu yazıyı...
aslında nedir olanlar derin derin analiz edilmesi gereken bir coğrafya islam coğrafyası...
aslında neler ve ne dümenler dönüyor, kimler islam adına kimleri yeşertip kimleri gömüyor ve aslında ezilen,ayaklar altına alınan islam dini gerçekten bunu hak edecek ne yaptı?

-yalanlamalar,
-biz bu değiliz demeler de yok...
-kitlesel cevaplar geç kalıyor...
-diğer dinler için giderek azılı bir karşı taraf olarak görülüyoruz şiddet olayları yüzünden...
-islam alemi yıpratılıyor şu hoşgörünün ayı olması gerekirken bunu başaramayan ve adına da müslüman deyip gezen kişiler yüzünden...

***uyan ey islam alemi...uyan daldığından uykudan uyan...
imajımız ne kadar zedelenmiş diye bir düşün...
önderlerini düşün, görse şu dünyanın halini ne düşünürlerdi acaba? istedikleri bu muydu acaba?
dünyayı değiştirmek istiyorsak kendimizi değiştirmekle başlamalıyız.
* karanlıktan şikayet etmek yerine kalk bir mum yak demiş Konfüçyüs Amca...


hoşgörünün olmadıgı bir dünya kimlere cennet bir düşünsenize...

14 Haziran 2015 Pazar

MY IIMMORTAL

MERHABA DEĞERLİ OKURLARIM,



BUGÜNE dair her ne varsa dün yaşandı,
dünler de zaten ertesi günü doğurmaktan yorgun düştüler
kanatları kırıldı birer birer...

içimizde bir çığlık kaldı
belki zayıf belki içli
ama güçlü
ve hisli...

söyleyecek çok sözüm yok canlarım
kelimeleri yetersiz bulduğum zamanlardayım
madem yetmiyor
susmayı bilmem gerekiyor...
daha uzun yazılarda buluşmak dileğiyle...

GÜNÜN ŞARKISI

Bu  şarkıyı çok sevdiğim için sizlere de dinletmek istiyorum:
EVANESCENCE -MY IMMORTAL

Etiketler

ELLER

ELLER beynimizin dışarıya uzanan yansımalarıdır derler bilir misiniz? eller soğuğun ilk durağıdır ruhtan sonra, - onun içindir ki eller...