7 Ağustos 2014 Perşembe

MİRKET OLMAK ÜZERİNE

MERHABA DEĞERLİ OKURLARIM,
Sizinle paylaşmam imkan dahilinde olsa da size de gösterebilsem gözümğn önünden geçen o belgeseli...

bugün size mirketlerden bahsedeceğim, belki pek çoğunuz adını duydunuz, belki gördünüz kiminiz...bense belgesel kanallarından tanıyorum., şimdi okuduğum bir haberde de kendilerinden Firavun Fareleri diye de bahsedilmektedir, bence bu daha anlamlı olu bu hayvana...nedenini yazım bittiğinde anlayacaksınız canlarım...
Eskiden : -"İNSANLARI TANIDIKÇA HAYVANLARI DAHA ÇOK SEVİYORUM" diye bir özlü sözü, bir gönderme olarak, bir yorum olarak çok tutardım, taaa ki belgesellerle bu kara haşır neşir olana değin...işte bana bu tutumdan çar ettiren olaylar silsilesinden bir bulgu: mirketler...



 
Kafa yapıları tıpkı bir incire benzeyen mirketler - iyi bir benzetme valla, helal olsun bana :) burnu da incirin sapı gibi adeta :)- değişik hayvanlar...toprak altında yaşarlar genellikle, yuvaları diplerdedir, kolay kolay erişilmez. Grıuplar halinmde yaşarlar, börtü böcekle beslenirler, kemirgenlerdir...en azından ben börtü böcek kısmını sık sık belgesellerde görürdüm, ah ah aaaah..
 
 
 
Bacakları üzerinde doğrulup söyle sevimli sevimli bakmıyorlar mı, şöyle cızık cızık incecik sesler çıkarmıyorlar mı, aman da pek şeker-di...
 
gülümser yüz ifadeleriyle bakmıyorlar muydu aman ne aaalaaaa...zevkle izlerdim...
en azından ilk önce öyleydi, animal planetde izledim, meraklısına...
derken bir gün gruplar arasında bir  rekabet hasıl  oldu, grubun birinde 4 tane minicik yavru var, diğerinin toprakları olarak addedilen arazinin yakınına hatta içine doğru yerleşiyorlar: işte hata burada, vay sen nasıl yerleşirsin bizim civarlara, buralar bizden sorulur tavırları diğer grupta.
Derken bir gün yavruların başına iki erişkin  bakıcı bırakıp avlanmaya  ve yavrulara yemek getirmeye gidiyor bizim grup, av hali, hemen dönmek yok tabii...diğer grup- hani şu bizim mahalle yukarıki mahalle, sizin maaaaaalle aşşşağıki  maaalle diyen güruh* can havliyle on-onbeş mirket koşup yuvayı basıyorlar! resmen ! öyle hırsla kazıyorlar ki rakibin yuvalarını, hep birden el birliğiyle 4 yavru+bakıcı....beş cenaze!
üzülmemek elde mi?

 
hayat bu,   napalım, güç dengesi mi dersiniz? ne dersiniz?
neyse ya sabır izlemeye devam ediyorum...
pek sevimli değiller artık benim için, yüzüm düşüyor haliyle :((
 
devam ediyorum izlemeye...
yine başrolde bir mirket grubu, on kadar mirket...birinin 3tane yavrusu doğuyor, anne mirket aynı zamanda grubunda lideri. Yavrularını beslemek zorunda, bu kez açlık ve bebekleri yalnız bırakmak arasında gidip gelen gözlerle bakıyor kameralara..AÇLIK galip geliyor; yukarı tükürse bıyık aşağı tükürse sakal hesabııı...yukardan şahinler, kartallar, aşağıdan nice tehlikeler var yani.
hemen grubunun yanına gidiyor, o da ne? işte başka bir erişkin mirket, meğer lider anneye rakipmiş içten içe...anne grup üyelerine naber, nasılsın ey halkım derken daha koşup yuvaya gidiyor: veee
bildik görüntüler...yuvaya ulaşana kadar hırsla koşmak ve  pençelerle yuvayı kazarak yavrulara ulaşmak...yavruları öldürmek, ve hatta yemek...yemek diyorum çünkü boğup atsa belgesel bunu belirtirdi sanırım...yakın planda yavrulara saldıran mirketin koca karnı! demek yemiş!!!
AMAN ALLAHIM! ben de şoklarda...
Anne geri dönüyor, karnı doymuş, yavrularını besleyecek doğal olarak...
ara, tara, sağa koş sola koş...yavrular yok!
kafayı yiyecek, gözlerde bir damla yaş kırıntısı adeta...yakın plan gözler tabii..derken bir çalının altından bir yavrusunun kopmuş sol elini bulunyor kanlar içinde...işte bu da benim koptuğum an!!!
ikinci bir şok bu da bana :( hayat ne zalim! başlıyorum evin içinde triplere...ve zavallı anne  geri dönüyor gruba ki yavrularının katili daha güçlü olduğu için   (bu belgeselde böyle yorumlandı, benim değil yani bu yorum) artık grubun lideri; grubun daha güçlü bir lideri var artık diyor yorumcu. Anne olmak mı güçsüzlük, birini öldürmek mi güç??? ben anlayamadım gaaari...siz anladınız mı bbirşey?


ikinci bir hayat dersi bu bana...bu kez de grup içi hiyerarşi devreye girmesin mi? kim lider, kim değil, kim  kimin ayağını kaydırabilirse o lider meseleleri ...hem de ufacık mirketlerin incir görünümlü beyinlerinde...hayatı kuzuların üzerinden gören bizlere sevimli de olsalar vahşi hayvanların dünyası çok acımasız, çok zor...


 
 
bu izlediklerim bana insanlar alemini çağrıştırdı...insanoğlu çiğ süt emmiş derler, vahşi manasında...en vahşi hayvan insandır derler...belki? Ama bizim de bir hayvani yanımız olduğu kesin artık!


 
-güç savaşları...
-ayak oyunları...
-açlık oyunları..
-benden olmayanın soyunu kazıma, tüketme...
*çok tanıdık değil mi bugünlerde? haberlerde gördüklerimiz gibi...hani teröristleri öldürmek yer altındaki yuvalarını dağıtmak adına yüzlerce, binlerce insanın ölmesi gibi...
 
**bizler de en az onlar kadar vahşiyiz...
 
Mevlana der ki Mesnevi adlı yapıtında: her insanda iki ruh vardır: biri melek, biri hayvan, kişi hangisinin daha aktif, daha baskın olmasını isterse o aktifleşir.  Melek yanımız manevidir, hayvani yanımız ise idlerine,nefsine, dürtülerine, beslenmeye vs. değer verir.
***O  yüzden ; ne kadar çok uzaklaşırsak nefsimizin isteklerinden,  o kadar  "melekleşiriz"...
 


 
Bizler, bu çağın insanları, kendisine " insan "   diyenler olarak hayvana ne kadar yakınız oysa,
onlar da bize ne kadar yakın meğer...
ve meleklerden ne kadar da uzağız sonuç olarak...


işte günlerdir gözümün önüne gelen o minicik pençenin bana düşündürdükleri değerli okurum...
 
okudun, gördün...artık insanları tanıdıkça hayvanları daha çok seviyorum demekten vazcaydım...
bir hayvansever olarak içime kurt düştü, kımıl kımmılll...huylandım feci şekilde...
bu lafı söylemeden düşünmek lazım demek ki bir kez daha...
 
YAZAN: MELEĞİNİZ

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız ve görüşleriniz bizim için değerlidir, paylaşımlarınızı bekliyoruz.

Etiketler

NEREDE TRAK ORADA BIRAK :) zaten aşk bir trafik kazası değil midir meleğim:) 20-04-2024

GÜNAYYYYDIN:=))) BUGÜN bahar geldiğinin kanıtını yaşadığım nir güne meraba dedim, biraz güneş...biraz pus...bolca çiçek oh mis... polen:)ç...