14 Şubat 2013 Perşembe

SEVGİLİYE HEDAYE

Benden selam olsun blog okurlarıma!
çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır...
benden selam olsun okurlarıma
hedaaaye, pırlanta diye tutturan güruh yuhlanmalıdır...


sor niçün ey okur: sor niçün?
her kul kendi kendisünün pırlantısıdur
her kul biriciktir
Tektaş da Yekdaş da yanında halt etmiştür de onun 'çün bre...



benden selam olsun hedaye canavarlarına,
aziz Valentin emmiye...
çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
hedayesiz girilemeyen eve
bir tek dal al gül götürülmelidür!


hay da bre hayda bre
aşık inler günden güne
vay yılbaşı, vay aybaşı, vay doğum günü
derken çile bülbülüüüüm çileeee!!!!



tiz Bülent Ersoy söze gire bre!!!
ahanda size Çile Bülbüllerim çile...

-harcama canavarı

* Harcama Canavarı diyorum ben buna....harca ve tüket...
-117. ayakkabısını al, 25. kazağı da olsun...
-tek taşı var, geçen sene aldınız...çift taşı olsun,
-hatta üç taş oynasın tria alın da!

-yok  benim param çok diyenlerdenseniz kocca yumruk kıvamında alın belki sek sek oynarsınız beraber, geleceğe yatırım olur...nasıl fikir ama..
-farkındayım çook yaratıcıyım canıım;))

***Yani sevgililer günü eziyete dönmek üzere olanlara lafım:
hediye götürürsün neden daha iyisi değil...
götürmezsiniz neden almadı..sevmiyooo mu yoksa:(((( duygu selleri akar.


hediyesi büyük gelenler alınır,
ben o kadar şişman mıyım diye
hediyesi güüççük gelenler darılır...
beni zayıf mı görmek istiyorsun, zayıflayım mı yani diyee...

ucuz alırsın belki karşı taraf ekomonistlere parmak ısırtan cinsten tutumludur;
vayyy ben o kadar ucuz bir insan mıyım, ben neden hep ekonomi class uçuyorum diye..

pahalı alırsın nerden buldun diye sorar...sen ne işler karıştıryorsun der
-banka soydum efendiiim dersiniz:)
hiç bir eksiği yoktur, düşünür durur kafa yorarsınız, ihtiyacı olmadığı için ne alsanız fuzulidir, öyle bir tirip atar ki Fuzulî'ye bağlarsınız siz de:))

-yemeğe gidelim deer ve yemeğe götürürsünüz; REJİMDEDİR!!
yemez, içmez burnunuzdan getirir....oy oyyy oy!

-Son moda bir şey alırsınız: ayy bundan herkeste de vaaaar...
-ilginç bir şey alırsınız: bu ne bu şimdi, ben anlamadım yaniii'ler sıralarsaaa:


ALMAYIN ARKADAŞIM!Yukarıdakilerden 2 veya 3'ünü yapana hediye mediye almayın bence dostlar...
( Şimdi bana kızanlar olacak olur mu öyle şey deli seni diyerekten, bana ne dostlar bana ne yahu! Kendisi kaşınmıştır, almayın da bari içiniz rahat etsin, paranızla rezil olmayın derim ben.  )

Ayrıca:
-Harcama canavarını büyütmeyin bu kadar...
*tek gül yeter..yetmese de yetsin gari, yoksa bize yetti gaaaari!!!giyinin kuşanın evinizde kıvrılın bir köşeye yahu,annenizin sevinde Aziz Valentine mi vardı?

***"Mutluluğu pahalılıkla eş görenlerle eş olan gözyaşıyla da kardeş olur..." Konfiçyüs demedi bu lafı da ben dedim bu arada;)



***Tabii ki sevin eşlerinizi, sevgiye değer gördükleriniz sizin özelinizdir; hissettirin, hatırlatın bunu...ama abartmayın dozunu...
*sevdiğinizi unutturmayın da bıktırmayın da derim ben nacizane.Yalnız olmadığını hatırlatsın ona sevgililer günü...


 
*Her seçim bir vazgeçişin ürünüyse madem -iyi ki varsın deyin ona!!!
-öyle ya neden diğerleri değil de O???
özel olduğu için...kader olduğu için...sevip sevildiğiniz için veya aileler uygun gördüğü için? az şey değil elbette...belki de sebepsiz?
-AŞKIN SEBEBİ OLSA ADI MANTIK OLURDU ZİRA:=))

GÜNÜN GÜLÜMSEMESİ

Teşekkürler falanca.com.



***Ayı buketi de çıkmış dostlar, ne akla hizmetse artık?
-al sevgilim, koklarsın...
-aaa..ne hoş!  ayı kokuyooo resmen:))
tamam kadınlar şirin şeyleri sever ama bu nedir yahu, töövbee tövbe...

12 Şubat 2013 Salı

YENİ ESKİŞEHİRDEN GÖRÜNÜMLER-2-

Yolculuklar hep bir vedayla başlar ve hep bir yerlere veda ile sona erer...
yollar dönüşü olmayan yollar olursa acıdır sadece...
gerisi "bağlayan" yollardır,
gurbeti sılaya,
geceyi gündüze,
acıyı neş'eye...sevince...

Eskişehir deyince aktif ticaretini, gençlere hizmet için tasarlanmış alış veriş merkezlerini de saymak gerek...işte Espark Alışveriş Merkezi.


Sevgililer günü geliyor diye Eskişehir'de de cümbüş var adeta...
vitrinlerde her şey var süs niyetine...
bu tezgahta enfeS DONDURMALI İRMİK HELVASI satıldığı için önünden ayrılamadım, yemeden gelemedim...poyraz moyraz hak getire! atın ölümü arpadan olsuuuun:))
nasıl olsa ölüm varsa bari sevdiğim bir şey yüzünden olsun derler ya o hesap. 
Eskişehir Sivri Hisar'da yaşadığı rivayet edilmiştir Nasrettin Hocamızın, e durum böyle olunca hediyelik de o minvalde çeşitlenir tabii dostlar.
bir de kürdana geçirilmiş el örgüsü örme var, motiflenmiş, çiçeklenmiş...
kimin aklına gelir bu işler acep?

bu baykuş da sizlere selam vermek üzere bekledi durdu, kıyamadım bu bilge heyvanceeeze...uğursuz diyenler utansın!


bu da Şirinlerden meraklı...size bakar durur meraklı meraklı;))

                        işte beni ıslayan yaramaz yağmur göz kırpmakta Eskişehire.
Berrin hanım ve Elif çok iyi anlaşan bir ekip kurmuşlar ebru üzerine.
Elif çok neşeli, çok sevimli. Oynuyordu kapıdan girdiğimde gülümseyen yüzüyle, tombiş seniiiii!
Sokaklar yağmur sonrası sessiz sakinken daha da güzeldi.


Bu yakışıklıyla bitirelim Eskişehir anılarını...Porsuk çayında sizleri bekliyor kendileri...şehrin yerlisi olmak böyle bir şey olmalı:)


GÜNÜN ŞARKISI

Levent Yüksel ve Sertab Erener  söylesin hepimiz için: Yara.

Kör noktalar vardır hayatta demişler şarkıda...
güzel söylemişler, mesela aşk gibi...

Sizi gidi ayağı aşkla yerden kesilip uçasıcalar sizi...



GÜNÜN YORUMU
*Aşkın gözü kördür deseler de
Sizin gözünüz de gönlünüz de heep açık olsun değerli okurlarım:)

 
*"Kendinize iyi davranın ve iyi davranılmasını da sağlayın" diye de bir mottomu kondurayım şuraya;))
bir akım mı oluştursam ne yapsam...melekizm diye...mottomuz da belli zaten!oooh ne güzel...

10 Şubat 2013 Pazar

YENİ- ESKİŞEHİR !


 SİZE ESKİŞEHİR'DEN KALPLER, AYICIKLAR, ŞEKERCİKLER   DOLUSU SELAMLAARR:)

Burası Atatürk Lisesi...şehir merkezinde, tramvay ve otobüslerin vızır vızır seyrü sefer ettiği bir noktada bir tarihi yapı sizlere.
İşte size Odun Pazarı evleri...
Osmanlı evi var, Tatar-Kırım Kültür Evi var, Külliyesi var, Camii var...Çay evleri var...var oğlu var...var kızı var:))

Mimari zevk işi olunca insanın göz zevki de okşanmaz mı a dostlar:)
işte Odun pazarı çarşısının sembolü at arabası...gerçek sandım uzaktan...
veletler de öyle ciddi ciddi tutunca ipleri...
işte burası da Masal Hediyelik Eşya ve içerdeki nesneler gerçekten masallardan çıkma!
Bunlar da meslektaşım ve tren biletimi bulan Ömer bey ve annesinin tezgahının eserleri....sayelerinde hızlı trenle 1,5 saatte evime döndüm, tekrar teşkkürler...Kalsam kalırdım ama malum  hem fırtına hem lodos, hava da ayazdı şansıma...
çeşit çeşit takılar...
tak takıştır, sür sürüştür demişler...

-Aktaş atölyesine makinem azizlik yapmış anlaşılan:((

Aktaş Lületaşından Hediyelik eşya yapımı atölyesi burası da...dededen , babadan öğrenmişler mesleği, bu beyefendi canlı canlı yanınızda taşa şekil verecek kadar ustası işinin...soyadımız bile Aktaş diyor bir de kendileri...
pipolar, satrançlar, kolyeler, tesbihler..her biri güzel ve değerli...
Odunpazarında güzel olamayan bir şey yoktu ki...



Eskişehir insanının esnaflığı da benden tam not aldı, tebrikler...
bir çaylarını içmek nasip olmasa da canları sağolsun, başka sefere;)
gidip de vukuatsız döndüğüm nadide yerlerden burası...


Bu da Dünyaca ünlü lületaşımız, ellerim değmeden olmazdı ve değdi de nitekim, bir kalp yonttum ben de elcağızlarımla efendime söyleyim, çok dinlendirici bir işmiş yani, tabii hobi olunca...


bir de "şunun tadına da bakın, aaaa o az sana yeter mi abla 2 kilo al, vayy ala ala buncaaazı mı aldın bak hele" diyen de yok Eskişehirde...
*üstüne alınmasın bazı esnaf, bazıları ise mutlaka alınsın ki Anadolu'da esnaflığın cılkını çıkaran çok!!!



tek başınıza, grupla, onlarca kişiyle, ister upuzun ister şortla gezin kimse oralı değil ayrıca, sindirmişler içlerine pekala...

bu sarı boyalı, kırmızı boyalı evlerden pek çok var...karakteristik bir yapı tabii, hatta tokmakları, kapı numaraları bile öyle orijinal ki...hep aynı evin fotoğrafını çektim sanmayın, bütün ayrıntıda gizlidir canımcıklarım...

Camii avlusunda bir yaşlı teyze...O Sarı plastik bardak hiç olmamış yani ama bakır bardak konsa da dayanmaz belki?
 burası da Kurşunlu külliyesi kütüphanesi...
efendim burası Cahit Yalçın isminde bir Mevlevi'nin anılarıyla dolu, atadan dededen yadigar mevelevi eşyaları bağışlamış buraya kendileri.

Bu iki bayan çok güzel bir ney dinletisi  sundu bana özel: çünkü kütüphanede bir tek ben vardım..heheh:))
Mevlevilik, gizem....

bir başka güzeldi gecesi Eskişehir'in, tam kabul 15 dereceyken hava birden bire 4 dereceye kadar düşmesi, yağmurun bastırıp bana bir arabanın foooş diye selam vermesi şok etkisi yarattı, zil zurna ıslandım o da kabul ama güzel yer napayım işte, güzell....yiğidi öldür ama hakkını yeme diyenlerdenim ben...ıslansak da, yansak da neyse odur deeeel mi?

Kahve Dünyası diye bir mekanı var ki içince sıcacık vitaminli çikolatayı oooh dedim cennet mola burası?!
Bana kalırsa gidin derim Eskişehir'e...yeni halini görün bir hele, blog yazarınız haklı mıymış görün...

işte bu da Porsuk Çayı...harika görünüyordu dayanamadım bir dolu fotoğrafını çektim, kokusuz, nezih bir çay...Eskişehir gibi....çay dedik de valla bir demli çay içemeden gelmek bana çok koymuş olmalı ki her fırsatta çay demler oldum!

*Sokaklarda berduş, ayyaş, dilenci görmeden gezmek ne güzelmiş Allahım:)

Etli bir börekleri var...çibörek diye, güzel...
Samsa tatlısı var, sonra özel helvaları, temiz sokakları....
Şimdilik bu kadar Eskişehir yeter...biraz da bir sonraki yazıma kalsın canlarım...bıktırmayalım değil mi;))


GÜNÜN ŞARKISI
a dostlar bir türkü var ki içli mi içli...
Alın size Al Ömrümü!
Kıvırcık Ali ile Yıldız Tilbe söylemiş...nur içinde yatsın Kıvırcık Ali bey bu vesileyle analım.
Not:
Türküyü Kubatta söylemiş ama Kıvırcık Ali resmen duyarak söylemiş yani dostlar!
Küs oldukalrınıza hediye edin bu türküyü-şarkıyı artık adı her neyse ...emin  olun burun direği sızlayacaktır sözlerine...benden söylemesi, e gelip de ben mi barıştırayım ille....siz hele bir dinletin önce;))

haydi benden bu kadar değerli okurlarım...beni özleyin e mi ?

Etiketler

KEDİDİR O KEDİ :))