13 Kasım 2012 Salı

ETİKET DEDİĞİN

SELAAAM:) MERHABA SEVGİLİ OKURLARIM...

Herkes nasılmış bakalım, iyi mi?
Ben bugün eskiye oranla daha iyiyim, sanırım sizin dualarınızın da bunda etkisi var, yağmursuz ve güneşli bir günün de.


Bugün yıllar sonra mezun olduğum liseye gitmek zorunda kaldım, zorunda deme sebebim iş icabı yollandım ve mezun olduktan sonra ilk kez bu kadar duygu yoğunluğu yaşadım, nerdeyse ağlayacaktım. Okulum beni hiç değişmemiş yapısı ve çok değişmiş kadrosuyla karşıladı, benim zamanımdan kalan öğretmenlerim de vardı, beni tanıdılar- söylemesi ayıp  ama onurla da belirtmek isterim ki: biraz "onur kurulunda" olmanın etkisi olsa gerek, yani ey okurum bu yazarınız aslında hiç de öyle fena biri değildir, hatta tembel, haylaz ...as-la. Ama nerede bir yaramazlık var, eh işte, bulaşırdım ya da bulaşanları korurdum kendi çapımda.

Orta okulda  üst taramasında az mı sakladım milletin sigarasını ve bilekliğini, yasak eşyasını...okuldan atılmasınlar, velilerinden dayak yemesinler diye...tabii sonra mutlaka gidip sigaranın kötülüğü ile ilgili demeçler, söyleşilerle beyin yıkama seansı da yaparak durumu kurtarmaya, hatta bir daha sigara içerse belki de ispiyonlayabileceğime dair az gıcık etmemişimdir akranlarımı...Şükür ki her arkadaşım kendi ayakları üzerinde duran insanlar,saygılı ve değerli insanlar oldular...meslekleri  bazılarının belki çok parlak değil ama kalpleri ve gözleri hala parlak ya daha ne olsun...Tabii çok okuyup yükselenlerimiz de var, ama meslek değil bence önemli olan.

PARLAK MESLEK  dedikleri en fazla daha çok para...statüsü değil ama parası çok olan meslekler var ne yazık ki ülkemizde, iyi bir şey yaptığı tartışılan insanlar da var bu grupta, insanları kandıranlar da.
para,
güzel elbiseler,
güzel bir makyaj,
güzel imajlar yaratabilir...ama insan olmak başka bir şey...
"Etikete " takılanlardan olmayalım dostlar!


ŞEKLE TAKILMAMAK GEREK
şekiller insanlar tarafından farklı faklı algılanır: ama iyilik, temizlik ve güzellik kazanır...siz iyiyseniz ve iyi niyetse içinizdeki enerji gözleri görmeyen biri bile gözlerinizdeki ışıltıyı, sevgi kırığını, yaydığınız enerjiyi GÖRÜR... üstelik bir de şu bilgece sözü anımsatmak isterim:
-Çöplüklerde bazen en değerli elmaslar bile keşfedilmeyi ve sizi bekler....


Ben lisedeyken  çocukmuşum, tam çocuk!
o  zaman sadece  sigara var sanırdım içilen, ya da ben öyle sanarmışım meğer...içki içen, okul çıkışı  diskolarda esrar çeken de varmış meğer...BEN UYUMUŞUM, şimdi duyuyorum da şaşakalıyorum, meğer ne safmışım, ne duymuşum, ne görmüşüm, ya da körmüşüm???
belki bunca kör olmasaymışım o kadar da  mutlu da olamazmışım...

Belki de kafamın başka konularla meşgul olması beni uzaklaştırdı bu gibi şeylerden, belki çok bilmişliğim, belki aile yapım belki de özenle seçtiğim çok çalışkan olmayan ama iyi niyetli arkadaşlarım, bir arkadaşımız yapıştırıcı madde çekermiş meğer...oysa ben onun saçmalıklarını bir hastalıktan kaynaklandığını zannederdim hep:(( Üzüldüm tabii, derin bir offf çektim, kötü oldum tabii. Demek kötü alışkanlıklar her zaman- her yerde sızabilir beyinlere eğer biz kendimizi korumazsak, çevremizi korumazsak.

Okulum beni aldı götürdü  sınavlarımıza...
Hala da bitmedi hayatla sınavım, bitemedi, hayat sürdükçe de devam edecek anlaşılan...

-Velhasılı kelam hayatın kendisi sınav değil mi?-

Kimimiz aşktan bütünlemeye,
kimimiz  işten bütünlemeye kalmadı mı...

Kimimiz acıtırken dirseklerini ders çalışmak için
kimimiz pedikürcülerde gezmedi mi...

Kimimiz parlak gelecek vaatleriyle
kimimiz parlak altınlarla kandırılmadı mı sanki?


Kimimiz gülerken
kimimiz ağlamadı mı?

Birimizin sevdiğini
öbürümüz almadı mı?

Harçlıklar yetti de bizler mi gitmedik sergilere-sinemalara,
çok sağlıklı olmak için mi talim ettik simit ve ayrana???
Yemekhane vardı da biz mi görmedik?


-kısaca-
Asıl sınav okuldaymış sanmayınız:
hayat sınavı için
bi çok başka başka sınavla
okul sınavından başarıyla geçmek de lazımmış,
Diploması yaramadı desek de
insaniyetimize kattıkları referans...

MELEĞİNİZ...

GÜNÜN MÜZİĞİ
Mustafa Ceceli'den Sevgilim şarkısı ve Özcan Denizin Fahriye Evcen ile beraber söylediği türkü arasında seçim yapmakta çok zorlandım bugün değerli okurlarım: belki 3-4 defa ayrı ayrı zamanlarda dineldim ama galip olan Ceceli oldu, zira türkü çok ağır geldi, yüreğiniz kaldırmayabilir-di yani....


Aşk mısralarından imbiklenen bir şarkı olsun bugün seçimim istedim, oysa ki  Şikayetim Var, DİLLERİMİ BAĞLASAN DURMAZ...şarkısı da aslında beynimde öter durur ama yumuşak bir geçiş, şöyle isyansız, sakiiiin, sevecen bir ses daha iyi gelir nekahat döneminde insan ruhuna değil mi:))
http://www.youtube.com/watch?v=zVOaKYYBA08&feature=related


Ancaaak ille de benim canım azıcık isyan kokmak ister derseniz alın bakalım size Mehmet Erdem'Den Hakim beeeey...
http://www.youtube.com/watch?v=Yy8mCKQnzWU

12 Kasım 2012 Pazartesi

KORUNCUK, CUK-CUK- CUK

Ayşecik-cik cik,
Fatmacık, cık-cık,cık,
Sen bu oyundan çık!
Koruncuk,cuk-cuk-cuk,
Sen bizim boncuk-cuk-cuk-cuk!





Merhaba değerli okurum,
bugün sizlere KORUNCUK VAKFI hakkında kısa bilgiler- haberler vermek istiyorum:
-KORUNCUK Vakfı Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı'nın kısaltılması.

***ÇÜNKÜ  SICAK BİR YUVA TÜM ÇOCUKLARIN HAKKI
1979 yılında kurulan vakıf kimsesiz çocukları çocukköyü adı verdikleri yerleşim birimlerinde  sevgi ve saygı dolu bir ortamda yetiştirmek üzere çalışmaktadır. Resmi sitelerinden aşağıdaki bilgileri aldım, ilgilisine:)))
images/b_hakkimizda.png

Hakkımızda

1979 yılında gönüllü kişiler tarafından kurulan Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı (TKMCV), her çocuğun şefkat, sevgi ve anlayış görme, yeterli beslenme ve sağlıklı bir ortamda yaşama, oyun ve eğlence olanaklarından yararlanma, çağdaş bir eğitim alma ve yeteneklerini geliştirme, kısaca insan haysiyetine yakışır bir şekilde yaşama hakkı olduğuna inanmaktadır.

Misyonumuz

Kurup yaşattığımız “Çocukköyleri” ile ailesi olmayan veya terk edilen, kişisel varlığı tehdit altında olan, ihmal veya istismara uğramış, kötü alışkanlıklara karşı savunmasız bırakılmış korunmaya muhtaç çocukları (Koruncukları), toplumda başarılı bireyler haline getirmek ve ülkemizde yaşanan korunmaya muhtaç çocuklar sorununa da çözüm sunarak örnek teşkil etmek.

160. Yılını kutlayan Kiehl's ünlü isimlerinin imzasının bulunduğu bir projeyle Koruncuk vakfına yardım ediyor.
-Kendi alanlarında ilklere imza atan; Deniz Akkaya, Sibel Arna, Ceyla Aysal, Tuvana Büyükçınar, Aslı Ekşioğlu, Tansa Mermerci Ekşioğlu, Harika Güral, Işın Görmüş, Michele Kafar Gültan, Ebru Şallı, Ece Şirin, Yalın, Selçuk Yöntem gibi önemli isimler bu projeye destek vermek için aynı çatı altında toplandı. Bu vesileyle ünlüler hem yaratıcılıklarını sergileyerek tasarımlarını paylaştılar hem de içlerindeki çocuğu ortaya çıkaran masal kahramanları olarak kamera karşısına geçtiler.

Çocuklara yardım kampanyası adına birlik olan bu 13 ünlü isim "Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı" bünyesindeki Koruncuklar için, Kiehl's Ultra Facial Cream ambalajları üzerine içlerindeki çocuğu çizdiler.
Kiehl's kendi alanında bir ilke imza atarak tasarımların yer aldığı Ultra Facial Cream'i Mayıs ayında satışa sunuyor olacak.
Kiehl's ünlü isimlerin imzasını taşıyan bu ürünlerin satışıyla elde edilecek olan gelirin büyük bir kısmını Koruncuk Vakfına bağışlayarak korunmaya muhtaç çocuklara elini uzatıyor.
Geleceğe destek vermek ve içinizdeki çocuğu yaşatmak adına siz de Koruncuk'lara el vermek isterseniz 0212-274 95 45 numaralı vakıf telefonunu arayabilirsiniz.


Üstelik 23 Kasıma kadar da bu çocuklar için yapılan resimler 2. İstanbul Çocuk ve Gençlik Sanat Bienali'nde sergilenecek.
-Düş Çocuk Gerçek Çocuk” konseptli, 9-23 Kasım tarihleri arasında açık kalacak olan bienalin açılışı 9 Kasım 2012, Cuma günü saat 14.30’da Bienal Ana Mekanı olan Akatlar Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde yapılacak.

Yine Koruncuk Vakfının sitesinde gördüğüm kadarıyla özel günler için de hem hediye gönderip hem Koruncuk'a yardım edebilirisiniz, sevgilinize gül mü yollayacaksınız: Koruncuk için satılan güllerden yollayabilirsiniz pekala...Sevimli kurabiyleri, lilyum çiçekleri de var...Ayrıntı için sitenin adresi yukarıda canlarım.
Bir çocuğun korunmasına yardım etsek,
Ufacık da olsa bir katkımız olsa,
Çorbada tuzumuz olsa fena olmaz diyenlere duyurulur.
5TL.lik mesaj atarak da olabilir.

ONLAR bile yavrularını korurken  hele... kimler mi işte bakın efendim*- Steve Bloom'un favori aileleri aşağıda*



koskoca filin yavrusu ama yağmur karşısında ne kadar da çaresiz görünüyor, çareyi anacığının sakin kıyısına sığınmakta bulmuş...ay pek de masum bu haycancağızlar ya...tıpkı yeni doğan bir bebek gibi...













ONLAR BİLE YAVRULARINI KORUMAK İÇİN CANINI DİŞİNE TAKMIŞKEN...
BİZ ELELE VERECEĞİZ, ÇOK MU?

bir eli büken olur, çok da çabuk bükülür... ya  bin eli?
kimseden iyilik meleği olmasını talep edemeyiz belki ama, her birimiz kendi çapımızda birer iyilik meleği olabiliriz, ne dersiniz değerli okurlarım:))


GÜNÜN ŞARKISI

Bugünkü şarkımız Sıla'dan İmkansız...

şarkıya ulaşmak imkansız değil ama, işte link aşağıda:
ben seviyorum ya bu kızcayızı :)) umarım siz de seversiniz...

11 Kasım 2012 Pazar

KASIMPATI-KRİZANTEM

KASIMPATI VE ÖTESİ
chrysanthemum
ดอกเบญจมาศ
хризантема
Цхрисантхеме
菊花
菊子
 
Chrysantheme



Dün 10 kasımdı, önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün ölüm yıl dönümünü andığımız özel bir gün...
Ona ve onun silah arkadaşlarına, onunla göğüs göğüse veren, omuz omuza ülkeyi kranlıktan aydınlığa çıkaranlara bugün ne kadar teşekkür etsek, şükran duysak az değil mi? Saygıyla anıyorum.
Dünya çapında bir liderdi o.

Atatürk'ün en sevdiği çiçeğin Puansetya olduğu söylenir.
*bakınız kırmızı yapraklı ve Atatürk Çiçeği olarak da bilinen bitki:


Ben de çocukken öğretmenimden Atatürk'ün kasımpatıları -diğer ismiyle Krizantem- sevdiğini, kasımpatı çiçeğini görmenin ona keyif verdiğini söylediğini hatırlıyorum. Oysa bir çok kaynakta Atatürk'ün Puansetyayı ve Karanfillleri sevdiği yazılı...derken Bilkent Üniversitesi internet sitesinden aşağıdaki bilgileri buldum ve okuduklarım beni şaşırttı sevgili okurlarım, bakalım sizneler düşüneceksiniz.





"Çiçek dilinde ise krizantem; Melankoli olarak bilinir ve renklerine göre de anlam ifade ederler. Beyaz Krizantem sadakati , Kırmızı renk sessiz isteği , Sarı renk karşılıksız sevgiyi , Mor renk ise burukluğu ifade etmektedir.


Kasım ayı ve 10 Kasım ; Evet Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ü kaybettiğimiz bu günde çeşitli anma törenleri yapılmaktadır. Atamızın doğa ve çiçek sevgisinin de çok fazla olduğu bilinmektedir. Hastalığının ilk aylarında Çankaya'da istirahat ettiği günlerden bir gün Keçiören'den bir dal badem getirmişler. Atatürk badem dalını görünce mutlu olmuş , yorgun ve hasta yüzüne neşe gelmiş ,'' ne güzel bahar geldi artık '' diye sevinmiş. Bu nedenle doğanın yavaş yavaş uyumaya başladığı sonbahar döneminde sanki ilkbaharmış gibi cıvıl cıvıl çiçeklerini açan kasımpatlarını da çok severmiş. Hatta bazı ifadelere göre kasımpatlarının Atatürk'ün hayatında bir etkisinin olduğu söylenir. 1. Dünya savaşından sonra Atatürk sık sık Pera Palas Oteline gider ve 101 numaralı odada kalırdı. Günümüzde de hala müze olarak kullanılan bu oda Atatürk'ün anıları ile bezenmiş , kullandığı eşyalar sergilenmektedir. Bu eşyalardan bir tanesi de Atatürk'ün sağlığında kendisine Hintli bir mihracenin hediye ettiği ipek halıdır.
 

Mihrace halıyı hediye ederken Atatürk'e '' Bu halının üzerinde sizin hayatınızı yönlendirecek motif var '' diyor. Ama o zaman bir anlam veremiyorlar. Ölümünden sonra bu halı incelendiğinde üzerindeki motifler dikkat çekiyor. Halının üzerinde bir saat motifinin olduğu görülüyor ve saat 09:07'yi gösteriyor. Atatürk'ün ölüm saati 09:05 ancak beyin kalpten 2 dakika daha fazla yaşamaktadır. Halının her iki tarafında 10 adet fil, orta yerinde çokça kasımpatı motifleri ve yine orta kısımda 10 kollu bir şamdan var. Anlaşıldığı gibi  10 Kasım saat 09:07


Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün yaşamının her anında Kasımpatının bir anlamı vardı. Ölümünde olduğu gibi..."

 

Bugün kasımpatılar O'nun ardından ağlıyor...

Etiketler

KEDİDİR O KEDİ :))