2 Kasım 2012 Cuma

NAR x NAR

NAR KERE NAR


Nar kere narınız olsun,
nar kere kırmızı...
saçılsın ortalığa kırmızı yağmurlarla...
nar tutsun elleriniz
nar görsün gözlerimiz,
ala doysun maviler morlar...


nar alın içirin suyunu,
dövün topaçla topaçlaya...
nar alın mutfağınıza yar alın adeta...


 
sos olsun  nar ekişisi hayatınıza
sos olsun damağınıza...
ateş parçası nar ateşlesin sizi
söndürsün de  romatizma ateşinizi.



nar öyle tatlı ve
öyle zor bir meyve ki
bir o kadar da güzel...
çiçekken ayrı tomurcukken ayrı,
Nar çiçeği harika bir görsel şölen:
kat kat olanı da ayrı
yalınkat olanı ayrı
meyveyken apayrı...

sindirmesi zor da olsa
antioksidan etkisi artı:)
Meleğiniz.



Nar çiçeği olan her eşya bir güzel ki taşır bence özünde. Son yıllarda dekorasyon malzemsi olarak da nar kullanılır oldu, bereket düşündürüyor insana...Porselen narlar, camdan narlar, plastik narlar derken dekor malzemesi de genişledi böylece:)

İLLE DE NAR, İLLE DE NAR!!!

Nar ağacının dalları da bir incedir ki şaşarsınız, o tombiş meyve o dalda nasıl büyür demiştim ben ilk gördüğümde nar ağacını...e, nar ağacı narsız olmaz...yiğit olan gönül yarsız olmaz demek ki...

E o zaman size nar danesi danesi... türküsünü -Sevdan olmasaydı-  armağan etsem, seviyooom birtanesi desem...hoşunuza gider mi?


Meraklısına not: Malatya tarafında "hoşuma geldi" diyorlar, ilk duyduğumda kulağımı tırmalamıştı, söylendikçe kulak alışıyor. Bu bir dil zenginliği mi yoksa yanlış kullanım mı dersiniz?

şimdide divilio.blogspot'tan nara dair  aldığım bir yazıyı ekliyorum, bilgilerinize.





Nar Meyvesi

Nar, lezzetli bir meyve olmasının yanında besin değerleri açısından da oldukça yararlıdır. Potasyum ve demir minerali ile C vitamini açısından çok zengin bir meyve olan nar; B1, B2 vitaminleri ile kalsiyum ve fosfor minerallerini de barındırır. Yaz mevsiminde serin meyve suyu veya ferahlatıcı bir kokteyl olarak tüketilen nar, sağlık bakımından da özellikle kış mevsiminde bol bol tüketilmesi gereken bir meyvedir.
Yapılan araştırmalara göre narda, serbest radikallere karşı güçlü etkisi olan çeşitli vitamin, mineral, enzim ve antioksidanlar bulunmaktadır. Serbest radikallerle en iyi mücadele yolu bu antioksidanları tanımak ve dışarıdan doğru besinleri seçerek bunların etkinliğini en üst düzeyde tutmaktır.

Bugün için bilinen en güçlü antioksidanlar; C ve E vitaminleri, glutatyon, lutein, N-Acetylcystein, keratonoidler, flavonoidler, koenzim Q-10, alfa lipoik asit ve selenyumdur. Nar suyu da doğal antioksidanlardan biridir.

Latince adı ´Punica Granatum´ olan nar, özellikle içerdiği antioksidanlar sayesinde vücudun savunma sistemini güçlendirir. Örneğin narda 10 bardak yeşil çaya ve 4 bardak kızılcık suyuna eşdeğer antioksidan madde bulunmaktadır.

Nar ağacının kök, gövde ve kabukları ise nişasta, mannit, reçine, tanen ve birtakım asitlerle alkaloitler içerir.
Damar tıkanıklıklarını geriletme özelliği bulunan nar, ´ACE´ denilen enzimi engelleyerek tansiyon düşürücü bir etki de yapmaktadır.



Narın bilinen faydaları:

  • Harareti keser.
  • Diş etlerini kuvvetlendirir.
  • Çarpıntıyı giderir.
  •  Mide iltihabı ve ağız yarası için faydalıdır.
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir.
  • Kanser hücrelerinin gelişmesine engel olarak, başta cilt ve prostat kanseri olmak üzere, kansere karşı vücudu korur.

  • Kandaki kolesterol oranını ve tansiyonu düşürür.
  • Damar sertliğini önler ve damarları açar. Bu özellikleriyle kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyucudur.
  • Kandaki şeker seviyesini de dengeleyerek şeker hastalarına iyi gelir.
  • Cilt sağlığı için faydalıdır.
  • Enfeksiyona karşı vücut direncini korur ve artırır
  • Enerji verir, yorgunluğu giderir. 




  • İdrar söktürücü etkisiyle toksin atımını sağlar
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir hastalıklara karşı korur
  • Bağırsak parazitlerinin düşmanıdır, iyi bakterilerin artmasını sağlar
  • İshali (diare) önler tedavide destek sağlar
  • Cilt enfeksiyonlarında olumlu katkısı vardır.
  • Böbrek iltihaplarının giderilmesinde etkilidir.
  • Karaciğer zafiyetine faydası vardır.
  • Romatizma ağrılarının hissedildiği eklem ve uzuvlara nar şırası sürüldüğünde, ağrı kesici özelliği bulunmaktadır.
  • Tatlı nar suyu, ses kısıklığı ve zatürreye karşı şifalıdır.
  • Nar suyu basur hastalığının tedavisinde faydalı olmaktadır.

    Narın Kabuğu
    Nar suyunun sadece tanelerinden değil, tüm meyveden üretilmesi, bu içeceğin antioksidan etkisinin daha da artmasına neden oluyor. Zira bu önemli meyvenin kabuğu alkaloit, tanen ve glikozitler içeriyor.
    Bu nedenle ishal kesici ve kurt düşürücü özelliğe sahip bulunuyor. Nar kabuğunun ekstresi ise güçlü bir virüs ve mikrop öldürücü özelliği sahip.



    Ayrıca, cilt üzerinde enfeksiyon ve yara iyileştirici etki de gösteriyor. Bunların yanı sıra, meyve kabuğu ve tanelerin antioksidan ve anti-tümör etkileri de biliniyor.

    Önemli not: Nar suyu tansiyon düşürdüğü için düşük tansiyonlu kişilerin tüketmesi sakıncalıdır.
    Amman dikkat!!!düşer bayılırsınız neyim de ;-)

     

    KEYFE KEDER... 



    Nardı, kardı derken...hayattan keyif almaya bakalım a dostlar...
    Dün yaşandı ve bitti, ders alana, bugün elimizde,bir de yarın....
    Yarını bugünden inşaa ettiğimize göre bugüne dikkat...
    şöööyle uzanın koltuğa...
    alın çayınızı....oh ne ala!
    kahve isteyenlere de eyvallah...
    azıcık bitter çikolata, geeel keyfim geeel.

    Bazen elbiseler,insanlar, kurallar,  rutinler, ayakkabılar bir geriyor ki beni: İmdaaaat, yetişin diye bağırasım geliyor...koşuyorum eve, sabrede ede, hemmen bir bitter çikolata ve yanına bol köpüklü  gayfe!
    Ancak  geliyor keyfim yerine, valllla laf aramızda keyfiniz yerine gelsin de nasıl gelirse gelsin: tırıs mı olur dörtnala mı bilmem...
    Keyif gelirse Ekürisi NEŞE de gelmez mi a canlarım?!
    keşke hepimiz gün içinde  2-3  kere 3-5 dakika zaman ayırabilsek  kendimize...
    bana 3-5 yetmez gerçi şöööyle kurbağanın  gövdeyi attığı gibi ılık bir göl kenarında dinlensem saatlerce...

    Üstelik kim demiş Mona Lisa keyif yapmaz, hep dimdik ayakta kalır diye?

    yatsam da uyusam şööyle yumuşaaak sıcacık bir yatakta...
    gerçi uyuyanın üzerine kar yağar derler, işte şekil 1-a :))


    gemiler, kayıklar alsın götürsün tüm kederlerinizi,
    size sakin denizler kalsın...
    keyifle geçirince 3 dakikayı ekmek arası peynir bile tandır olur bence:)
    gülerse gözlerin içi dünyalara değmez mi?
    hele ki sevdiklerinizin mutluluğu ömre bedel değil mi?

    sallanan hayatı bir de siz sallayın ne çıkar?
    hızlı sallanınca azcık çakırkeyif olur bu canlar:)

    manzaraya karşı çadır kurmak,
    dağ tepe demeden seyretmek hayatı
    -içinde değil de dışından bakarak olan bitenin


    seyircisiymişçesine izlemek hayatı, kendi hayatını...
    kendinin sandığın herşeyi...
    gökyüzünden izler gibi izlemek aşağıdakileri, kendini...
    nefes gibi çekmek kaygısız ruh halini ciğerlerine...

    yastığa koyup başını hayal alemine uzanmak belki keyif senin için
    belki soğuk suyla duş almak...
    hayıır , ille sıcak olmalı dersen
    sıcacık bir tas çorbanın elini ısıtması keyif
    keyif senin ellerinde ve damarında kanında be kuzucuğum...

    GÜNÜN KARİKATÜRÜ

    31 Ekim 2012 Çarşamba

    O GELİYOR, O!

    SELAM DEĞERLİ OKURLARIM,


    Kış gelmek üzere, dış kapıdan bakıyor...

    Kış gelmek üzere…belediye bedava kömür dağıtmayı bitirdi bile…


    Kış gelmek üzere, okullara botlar- montlar dağıtıldı bedava…
    Bir taraftan da zam getirildi bedava kömür almayacak kadar parası olanların doğal gazına, haksızlık değil miydi acaba bu diye düşündü kimi düşünenleriniz…


    Kış gelmek üzere...içim üşüyor aç hayvanlara, insanlara…



    Ülkemde ateş yakıp kışı değil öfkesini bastırmaya çalışan-çalışmayan, cam çerçeve kıran, adam yaralayan, rektörlük basanlara, okul kapatanlara, cam-vitrin kırıp kasa çalan ve adı : sözüm ona EYLEM YAPANlara…

    Milletin camını çerçevesini indiren, insanlık onurunu yerlere indiren aç kurtlara...

    Kış gelmek üzere…
    "dokunulmazlığı"  olan çok korumalı arabalarla gezen milletvekillerine,

    - ülkedeki sıkıntıları çözmeye kafasını yoramayacak kadar yoğun olan emekliye, emekçiye, bürokrata…-
    Kış gelmek üzere, eylemlerden – baskınlardan okulları, hastaneleri, çocukları, evleri korumak için soğukta ayakta kalmak zorunda olan askere-polise- jandarmaya…
    -Evliye, evsize...kimsesize, kimseliye...
    Kış gelmek üzere…
    Fındık üreticisinin saçına başına,
    Sırtı  kapanmak bilmeyen çiftçilere,
    Kürkü  olanlara değil belki ama sırtı çıplak olanlara,
    Yalın  kat gezenlere…


    Kış gelmek üzere…
     azıcık aklı erenlere depresyonlar(!!!) kapıda beklemekte,
    Ülkede halk-cumhur- dediğimiz kitle bunları dile getirdikçe
    “depresyona mı  girdin denip doktorlar önerilmekte…
    -çözmek kolay değilse uyum sağlamayı bilmek gerek,
    bilmeyenlere ilaç reçeteleri yazılmak,
    Kar topları ve kâr topları yapılmak üzere...

    Evinden barkından ayrılan Suriyeli göçmenlere,
    Neden ısrarla bize yerleştirildiğini bile bilmediğimiz göçmenlere…
    Kış gelmek üzere…
    Binlerce kişi, yüzlerce aile
    neden olduğunu dahi anlamadığı bir savaşın kıyısında gezmekte…



    Kış gelmek üzere  bembeyaz kristalleriyle,
    Yağmur kokan bahçeleri
    Soğuk akan çeşmeleriyle…
    Nane-limon,
    Boza,
    Salepler içinde
    tarçınlar içinde…
    Baharatçılara dizilen rahat  müşterileriyle…


    Vıcık vıcık kaldırımlar,
    Selinde “balık adam” gezen caddeler
    Umarım  hatıra kalmak üzere…
    Kış  gelmek üzere…


    Serçeler, köpekler, sokak hayvanları yardım beklemekte...
    Meleğiniz için değilse bile en hatırlı dostunuz, en sevdiğiniz hürmetine! 
    MELEĞİNİZ COŞTU YİNE:)

    

    30 Ekim 2012 Salı

    KOCAMAN BİR ÜLKE/ UYKU ÜZERİNE

    KOCAMAAN BİR ÜLKE

    KOCAMAN BİR CUMHURİYET

    Selam değerli okurlarım,
    sizlere bu satırları koccaman bir ülkeden, koccaman bir cumhuriyetten yazıyorum: 89. Yılını kutlayan TÜRKİYE CUMHURİYETİ'nden...gün 29 Ekim 2012, Cumhuriyet bayramı, cumhurluk olduğumuzun resmi günüdür...bugün 30 ekim, 1 gün daha büyüdü cumhuriyeimiz demek:)


    Kocca bir çınar olan Osmanlı İmpratorluğu'nun mirası üzerine kurulan güzel cumhuriyetimizden...

    Elele, kol kola, omuz omuza..kadınıyla erkeğiyle, yaşlısıyla genciyle kocca bir ülkeden, sevgiler üzerine kurulan bir ülkeden...Bir kültür mozaiğinden, bir kültür çeşitliliğinin çeşnisinden...

    Büyük ekonomiler, genç nüfus oranları listesinde üst sıralarda yer alan sevgili ülkemden...
    uğruna binlerce şehit verilen bir vatandan yazıyorum GURURLA!

    Uğruna destanlar yazılan, Kurtuluş Savaşlarından, Dandanakanlar'dan, Malazgirt'lerden, Kosovalar'dan, Çanakkale'lerden geçmiş bir millet...Atatürk'ü, Fatih'i, Mimar Sinan'ı, Kuşçu'yu, Uluğbey'i, Beyazıt'ı, İbn-i Sina'yı ( ki Avrupa onu Avisenna olarak tanıyor), İnönü'yü, Çanakkale'li Mehmet onbaşıyı, Cahit Arf'ı, Kazım Karabekir'i, Akşemsettin'i yetiştirmiş bir milletten bahsediyorum...Arabıyla, Türküyle, Lazıyla, Kürdüyle, Çerkesiyle bir yürek!
    Alternatif yürüyüşler düzenlenen, alternatif bakış açılarına sahip olan, alternatifsiz bir demokrasiden...
    89. yıl dile kolay...

    -Bombalarla baltalarla içine sindiremeyenlerin sabote etmeye çabaladığı bir ülke.

    -Ne mutlu bugünlere erene...


    ***Yakın tarihimizi de yeterince bilmediğimizden bugün yaşadıklarımız! Herkese barış çubuğu uzatırken türlü oyunların da içine çekildiğimiz için bu olanlar.

    UYUMAYALIM DEĞERLİ OKURLARIM...oynanan oyunları bozalım:  tarih tekrar etmek zorunda değildir! Böl-parçala -yönet kadar basit bir taktik bu oynan oyun. Kompleks hala getirilse de asıl oynanan özünde basit.
    UYUTMAYIN...


    -Ancaaak bunlar için de  sağlıklı ve mutlu bir nesil olmak lazım: bu yüzden de sağlıklı  yaşamak,yemek , içmek, iyi bir uyku uyumak...Mecazen değil, gerçekten uyumak lazım takdir edersiniz ki...
     
    İşte size uyku, yaşamınızı düzenleyen biyoritm ve hormonlara dair bir yazı.

    SAAT-  BİYOLOJİK SAAT VE UYKU  


     28 EKİM GÜNÜ saatleri geri aldık ülkecek... yaz saati uygulaması bitti artık.
    Saatler neyse de biyolojik saatlerimizi uydurmak asıl mesele bence:)) işte bu yüzden bugün konumuz uyku düzeni, uykunun yararları vb.Aşağıda ayrıntılarını bulacağınız yazıyı www.body.com.tr  adresinden aldım.


    Uyku ve uyku düzeni sağlıklı yaşam için çok önemlidir çünkü karanlıkla birlikte salgılanmaya başlayan melatonin hormonu etkinliğini en iyi uykuda gösteriyor.

    İşin kötüsü bu melatonin çok yararlı bir hormon, büyümekten tutta uzun yaşamaya sebep olan onlarca etkiye kadar bir sürü faydası olan hayatî bir hormon. Sonuç olarak geceleri karanlık bir odada mümkünse yatarak uyumak zorundayız.

    
    Prag'taki astronomik saat
    
    Biyolojik saatini istediğin gibi değiştirsen bile vücudun melatonin salgılanma saatini değiştiremiyorsun, ilginç değil mi ? Melatoninden faydalanamadığın sürece yorgunluk kaçınılmaz olacaktır.

    Uyku periyodu tam olarak ne? Ve deneme yanılma yöntemi dışında uyku periyodumu bulamaz mıyım?
    Vücudumuzdaki çoğu metabolik olay, belirli günlük döngüler halinde gerçekleşiyor. Bu döngüler, günlük aldığımız güneş ışığı saatine göre kendini ayarlayan bir fizyolojik iç saatin ve bu saate göre periyodik olarak salgılanan hormonlarımızın kontrolü altında.
    
    Çinili saat...biyolojik saati göstermese de  idare ediverin gaaari:)
    
    Uyku periyodu, güneş ışığından yeteri kadar yararlanarak söz konusu iç saati en verimli ve sağlıklı şekilde işletebilmek için uykuda geçirilen saatleri temsil ediyor. Bu periyod sıklıkla güneşin doğuş-batış saatlerine ve günlük olağan yaşam şeklimize (işe gidiş-geliş saatleri, yemek saatleri, vs.) bağlı olduğundan, çok da fazla deneme-yanılma yaşamanız gerekmiyor.
    
    eee,eee,e...uyusun da büyüsün neeeenni, tıpış tıpış yürüsün neeennn-niiii....
    

    şekil 1-uyku düzenine dair

    Örneğin sabahları 8-9 arası uyanıyor ve geceleri de 12-1 gibi yatıyorsanız, uyku periyodunuz zaten bellidir. Bu saatlerde birkaç günlüğüne birkaç saatlik oynamalar olması, örneğin hafta sonları birkaç saat daha geç yatıp daha geç uyanmanız, metabolizmanızda ciddi aksaklıklara neden olmaz. Ancak, bu saatleri sürekli olarak kaydırmanız, örneğin bir anda sabaha karşı 4-5 gibi yatarak öğlen 2-3 gibi uyanmaya başlamanız, çeşitli fizyolojik aksaklıklara neden olabilir. Bunun nedeni, yukarıdaki şemada gösterilen hormonal döngülerin, belirli saatlerde güneş ışığı alabilmemize bağlı oluşu.

    Açıklamaya gerek var mı:))


    Melatoninin rolü ne?
    Döngüsel ritimlerin beynimizdeki sorumlu merkezi hipotalamus. Görüntünün gözümüze düştüğü bölge olan retinadan beynimize ulaşan ve yalnızca gün ışığı gibi kuvvetli ışıklara yanıt veren özel bir sinir yolu bulunuyor. Karanlıkta ise, beynimizin ortasında bulunan pineal bezi adına melatonin denilen bir hormon salgılıyor. Bu hormon hem uykuyu hem de cinsel uyarılmışlık seviyesini etkiliyor.


    Gece nöbeti gerektiren işler, döngüsel ritimlerde aksaklığa neden olduğundan kişide sağlık problemlerini tetikleyebiliyor. Her ne kadar kimileri bu aksaklıktan diğerleri kadar etkilenmiyor olsalar da huzursuzluk ya da çalışma veriminde düşüş gösteren kişilerde melatonin tedavisine gidilebiliyor.



    Melatonin denilen hormon,beyinde ve sadece 23:00 ile 05:00 saatleri arasında salgılanan bir hormondur.
    Hormonun temel görevi,vücudun biyolojik saatini koruyup ritmini ayarlamak.....Jetlag denilen hadisenin sebebi de bu hormon...Hormon diğer antioksidan tesirlerini güçlendiriyor,kanserli hücrelere karşı koruma sağlıyor,üreme sistemiyle bağlantısından tutun da,yorgunluk,isteksizlik gibi durumların nedenleri oluşturabiliyor...Şu anda bu hormon yaşlanmayı geciktirici etkisinden dolayı da,üzerinde önemle durulan bir hormon...



    ***Konunun,esas can alıcı noktalarından birisi, hormonun çocuklar üzerindeki tesiri idi...
    Avrupa’da,lösemili ve kanserli çocuk sayılarının artmasından ötürü yapılan araştırmalar sonucunda,ailelerden istenen bir hususta çocukların kesinlikle   karanlık ortamlarda yatırılmaları.


    Çünkü, melatoninin güçlü salgılanmasının ,kansere karşı koruyucu etkisi olduğu biliniyor...
    *Ancak bu hormon ışığa duyarlı...Deneylerde,uyuyan kişinin hormon salgısı izlenirken,ışığın açıldığında hormonun azaldığı,karanlıkta yoğun olarak salgılandığı tespit edilmiş.

    - Demek ki çocukları karanlık odalarda uyutmak, sessizliği sağlamak, vaktinde uyuyup uyanmalarını sağlamak gibi çok basitmiş gibi görünen temel kurallar hiç de boş değilmiş değerli okurlarım. Çoğumuz haaaala karanlıktan korkup ışık altında uyurken -ya da uyumaya çalışırken- aslında karanlığın daha sağlıklı bir uyku ortamı hazırlamış olması ilginç.

    - Nazı niyazı bir yana bırakıp çocuklarımızın uyku alışkanlıklarını kontrol etmeli, düzene sokmalıyız acilen...En çok yakınma da geç yatma hususunda. Meleğiniz der ki  çocuğunuzu yetiştirirken kurallarınız olsun, esneme payları da bırakın: ancaak söz konusu büyüme, gelişme, mutluluk, sağlıksa orada bir dakika daha düşünelim derim....
    - DEVAMI GELECEK:) -


    GÜNÜN ŞARKISI

    Değeli okurlarım bugün hava bence epey soğuk, bundan olsa gerek Murat Başaran beyefendiden sizlere Canın Sağolsun dedirten şarkıyı dinletmek istiyorum...Hepimizin canı sağolsun n'apalım..
    *Son bir haftadır üşüyorum: kendimi şarkıda  bahsi geçen serçeyle özdeştiriyor olsam gerek, dilimden düşmedi yahu, gece bile beynimde öter oldu bu şarkı.

    baksanıza ne de şirinler yaaaaa...oy oyyy!!!

    Etiketler

    KEDİDİR O KEDİ :))