19 Ekim 2012 Cuma

ÇALIŞKAN BEYİNLİ



Yavaş yavaş ölürler seyahat etmeyenler,

Yavaş yavaş ölürler okumayanlar, müzik dinlemeyenler,

Vicdanlarında hoşgörüyü barındırmayanlar.

Yavaş yavaş ölürler alışkanlıklarına esir olanlar,

Hergün aynı yollardan yürüyenler,

Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,

Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyenler.

Bir yabancıyla konuşmayanlar.


Yavaş yavaş ölürler,

Heyecandan kaçınanlar,

Tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki parıltıyı görmek istemekten kaçınanlar.


Yavaş yavaş ölürler aşkta ve işte bedbaht olup yön değiştirmeyenler,

Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,

Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına çıkmamış olanlar.

Filozof şair Neruda

Bu gün sizlere yavaş yavaş ölmeyin diye Neruda'dan mısralarla başladım, istedim ki yaşam dolun, hayat enerjisi dolun, hayatın güzelliklerinin farkına varın...

işte yukarıdaki fotoğraf, hikayesi şu: ölen kişi zengin biriymiş, kefenin cebi yok lafını duyup mezara cep yaptırmış...bunu bilen birileri de mezarı soymuş:(( Belki adamın ömrü boyu biriktirdiklerini 1 saate kendi cebine atmış hırsızlar...dahası belki o zavallı, o sermaye-hazine uğruna doğru dürüst yaşayamadı bile.Neruda'nın söyledikleri gibi bir yaşam değilse, gezemediyse tozamadıysa, sevemediyse dolu ddolu yaşamadıysa vaaah vah ki ne vah!



Bazen bilinmezlere yolculuk yapın ve hayatın içinde keyiflerinize de yer verin a dostlaaar :))



Gelelim beynimizi aktif tutmak konusuna:

Bu konuda elime geçen önerileri sizinle de paylaşayım istiyorum, öyle ya bilgi paylaşıldıkça çoğalır derler, ama eksik söylerler...-Paylaştın, çoğaldı e peki sonuç?
Sen bilgili, ben bilgili...otur seyret birbirini...bu mudur yani:)) hihiiiii

-*Tabii ki Hayır!*
-BİLGİ İŞLEVSELLEŞTİRİLMELİ,
KULLANILMALI, UYGULANMALI,
ÜZERİNE YENİ BİLGİLER İNŞA EDİLMELİ,
ANIMSANMALI,
YENİ BİLGİLERLE TEKRAR YAPILANDIRIILMALI,
 İŞLENMELİ
!DEĞERLENDİRİLMELİ...

Bazen duyuyorum dua ederken şu söyleniyor:
- faydasız ilimden sana sığınırım Allahım! hiç duydunuz mu çok dikkatimi cezbeder bu söz.."faydasız ilim" neymiş görüyorsunuz...gerçekten derin bir dua aslında, düşün babam düşün. Beyninizi boş şeylerle doldurmayın lütfen...


Beynimizi aktif tutmak ve geliştirmek için pek çok egzersiz vardır. Bunlardan kolaylıkla yapabileceğiniz bir kaç tanesine değinmek istiyorum.

1) Beyin hareket eden bir bedende daha aktif çalışır, en azından düzenli yürüyüşü hayatınızın bir parçası haline getirebilirsiniz.

2) Zaman zaman yazmak, iş yapmak, diş fırçalamak için ters elinizi kullanabilirsiniz. Beyin alışkın olduğu durumun dışına çıkınca gelişir.

3) Monotonluk beyni yorar ve tembelleştirir. Hayatınıza yeni renkler katın. Denemediğiniz tatları, aktiviteleri deneyin. Öğrenmeye açık olun.


4) Beyinin aktif çalışması için bol oksijene ihtiyacı vardır, deniz kenarında, ağaçlık alanlarda vakit geçirin.

5) Beyninize komutlar verin, bir amaç, bir hedef doğrultusunda çalışmasını sağlayın. Beyninizi başıboş bırakırsanız nereye gideceği belli olmaz. Tekrarlara takılabilir.

6) Bulmaca çözüp düzenli kitap okuyun.

7) Sık sık gülümseyin, neşelenin. Mutlu bir beyin daha iyi öğrenir.

8) Beyninize hala aktif çalıştığı için, öğrenip, hatırlayabildiği için teşekküredin, şükredin.


Arzu Bıyıklıoğlu
 

- Bulmaca çözmenin bunamaya karşı iyi bir önlem olduğu söylenirdi bir dönem, şimdi bunun da yeterli önlem olmadığını söylüyorlar. Hafızamızı çalıştırması iyi bir etkinlik olması için yeterli aslında...

Bir de diş macunun içinde bulunan maddelerin, alüminyumun, ev malzemesi, pencere malzemesi olarak kullanılan alüminyumun Alzeheimmer hastalığının çağımızda artmasına sebep olduğunu belirten doktorlar var.
 Şimdi bir de demans-bunama haberi vereyim size, bbc.uk 'den:



-Halk arasında bunama olarak bilinen demans, küresel düzeyde yaklaşık 600 milyar ABD dolarına mal oluyor.
-Uluslararası Alzheimer Derneği'nin 2010 yılı raporu, giderek artan mali yükü nedeniyle yüzyılın en önemli sağlık krizi ve toplumsal sorununun demans olduğunu vurguluyor.
İngiltere'deki Kings College ile İsveç'teki Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılara göre demansla ilgili rahatsızlıkların yüzde 70'i, Batı Avrupa ve Kuzey Amerika'da görülüyor.

Ancak araştırmacılar, hızla kalkınan Çin, Hindistan ve Latin Amerika gibi yerlerde insanların yaşam süresi artmaya başladığından, bu hastalığın görülme vakalarının da keskin şekilde artacağı uyarısında bulunuyor.

-Hastalığın bilinen kesin bir tedavisi bulunmuyor ancak raporda Dünya Sağlık Örgütü'nün bu rahatsızlığı sağlık sorunlarında öncelik ilan etmesi çağrısı yapılıyor.
Raporun yazarları, demansla mücadele girişimlerinin, HIV tedavisine erişimi artırmaya yönelik çabalara benzer uluslararası bir yanıtı hakettiği kanısında kaynak: bbc.co.uk


*şekil 1-d-Bu şekilde beynimizde unutma konusu anlatılmış, ille görselleştireceğim de:)
Ne üzücü değil mi, bunamanın kesin tedavisi yokmuş! tüüüh....Allah uzak etsin hepimizden değerli okurlarım!

Aşık olduğun insanı, sevdiğin yemeğin adını, 2 dakika evvel ne yaptığını unutabilirsin...
Adını unutabilirsin, evini unutabilirsin belki de...AIDS kadar riskli diyor rapor, hızla yayılan bu dert ne yazı ki modern hayatın getirdiklerinden biri...


MELEKÇE ÖNERİLER:
BEYNE İYİ GELEN DİĞER ETKİNLİKLER:

  1. ezberlemek,
  2. yoga yapmak,
  3. beynin aşırı ısınmasına izin vermemek,
  4. radyo aktif kirlnemeden kaçınmak, mümkün oldukça sağlıklı ortamlarda bulunmak,
  5. mümkün oldukça az ağır metal içeren nesneleri kullanmak,
  6. toprakla bol haşır neşir olmak,
  7. çiçek yetiştirmek,
  8. okumak,
  9. İbadet etmek, dua etmek,
  10. anıları tazelemek-sohbet etmek,
  11. mutlulukları artırmak,
  12. güzel kokularla donanmak,
  13. çevremizi korumak,
  14. temiz su kullanmak,
  15. derin deniz balıklarından yemek-gerçi oralarda kirlendi artık günümüzde ama nispeten daha az ağır metal içerdiği söyleniyor*-
  16. *İşte bunlar da benim çiçeklerim, güzellerim,tomurcuklarııım:)
GÜNÜN SÖZÜ
Şerefli bir ölüm, şerefsiz bir ömürden daha iyidir.

 
GÜNÜN ŞARKISI:


Orhan Gencebay'ı beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz değerli okurlar, ama unutamazsınız değil mi...ben de bunamadığıma göre, adamcağızın dünkü gecesinin de etkisinde kalarak acilen bir Orhan Abi şarkısı ekliyorum bloğuma...Dün gece bir kutlama vardır ki TV'de gördünüz mü bilmem, kırmızı halılar, bir çok sanatçı, müzik dünyasına emeği geçenler cumbur cemaat  Orhan Gencebaykolikmişçesine oradaydı, kendilerini bir dakika olsun hatrılatmanın sevincinde olanalr, vay ben neden o albümde şarkı söylemedim, ben de isterim bana ne, bana ne...diyenler....Kapattım 5 dakikada sıkılıp...amacından sapmıştı bence o program.


Tarkan söylemiş:  Hatasız Kul Olmaz...Orhan Gencebayla bir ömür albümü için söylemiş...çok da iyi söylemiş bence, sizce?Dinleyin karar verin olur mu?

BENİ DE HATALARIMLA SEVİN DOSTLAR..
beşerdir şaşar netekim değil mi efenim?
tabii bu da hataları ucuca bağlayıp dünyayı sarın demiyorum....
Herkese sevgi  ve selamla...
MELEĞİNİZ

18 Ekim 2012 Perşembe

GÜZELLİK ÜZERİNE

Selam değerli okurlar,

Bugün güzellikten bahsedeceğim....

nedir güzellik? ya da güzel olan nedir sizce?
kadında-erkekte güzel nedir? beklentileriniz nedir?
güzel denince aklınızda bir imge var mı mesela?
her güzelde aynı hislere mi kapılırsınız mesela?
tabii ki pek çok güzellik nesnesi var, ev, doğa, eşya, yemek,hava...
insan bazına ve kadına indirgersek:
 BENCE:
 -Bakışlardır güzel olan...
Anlam yüklü ve doğrudan....
-Kaçamak bakışlar değil, gerçek bakışlar...
- bakıyorsan bakıyorsundur, özgüvenine sağlık:)
kaçak göçek bakışlara güvenilmez pek, e haksız da değiliz galiba.
Güzeli gösteren biraz da içinde bulunduğu komposizyondur...

Güzellik pırıltıdır ama sahte pırıltılar değildir güzel olan!!!

Doğasına uygun olmaktır güzel olmak bence..

 -Yakıştırabilmektir güzellik...
kirpiğin kaşa yakıştığı gibi, sevdanın tene yakıştığı gibi...
-Azıcık süsle çok anlam taşımayı başarmaktır güzellik, sadeliktir yani...
Hiç bir şeyin sizin önünüze geçmesine izin vermemektir, ne makyaj, ne saç, ne elbise, ne koku...

-Abartısız olmak güzeldir bence...
pençe gibi vahşi ve yağlı boya gibi sahte olmak değildir yani...
 -Bir ahengi barındırır güzel olan...kendince bir ritim taşır bünyesinde...

-Duruşta saklıdır güzellik, dimdik ve öykünmeden birilerine...
-Hanım hanımcık olmak güzeldir, klasik de olsa...kadın gibi kadın olmak...
-Güzele ne olsa yakışır...çul-çaput, domates, biber...
otantiktir çünkü.
Zümrüte, pırlantaya ne hacet...
Kendi ışığı yeter güzele!
Herkes güzeldir temelde...
SEN GÜZELSEN HER ŞEY DE GÜZELDİR...

17 Ekim 2012 Çarşamba

YILIN 5. MEVSİMİ

YILIN 5. MEVSİMİ


GRİP MEVSİMİ

Merhaba değerli okurlarım,
yılın 4 mevsimi var sanıyorsanız yanılıyorsunuz: 5 mevsimi var: 5. mevsim üstelik en zor mevsimdir değerli okurlarım- GRİP MEVSİMİ :)

Şimdilik Türkiye'de pastırma yazı devam ediyor, üstelik sabahları da epey serin...bu da demek oluyor ki hava sıcaklıkları en düşük-en yüksek 16-17derece farklı oluyor gün içinde.Sabah 10 öğlene 25 derece...bu da bünyemizi zorluyor aslında...azıcık bir soğursa bu günlerde hava al sana grippppp!
Nefret ederim!gerçi seven var mıdır ki:)

 Aslında virüsün bazı türlerinin fotoğraflarına bakılırsa çok da şirin gözüküyor grip, ama yaşamak hiç mi hiç öyle değil!  -Burun kırmızı, eller buz, ayaklar buz,kimi yerlerde de tam tersi ateş-terleme, şişmiş gözler, uykusuzluk, hapşırık-tıksırık derken Allah hepimizden uzak etsin bu yaramaz virüsleri:))) gerçi bunlar zaten hep yöremizde, çevremizde bulunaktadır, ortam koşullarının uygun olması halinde hooop başlar etkinlikleri...-

*bu iki zat-ı muhterem grip virüsü imiş dostlar, buyrun tanışın...o kadar çok çeşitli ki say say bitmez!
bir de sürekli şekil değiştirme huyları var, Ajda Pekkan gibi:))  *

-Yazıııık...bu balıklar da mı grip olmuş ne?kırmızı burunlu...

16 Ekim 2012 Salı

DERS: TERÖRİST NASIL PASİFLEŞTİRİLİR!


-TERÖRÜN DİNİ İMANI VAR MI?


Sevgili okurlarım şu anda haberleri dinliyorum, üzücü olaylar ve terör gündeminde haber şuanda!
Fuat Soylu ilkokuluna molotof kokteyli atılmış,
doğal afet şehidi diye bir terimle Gazi Antep'teki şehiitlerimiz nitelendirilmiş, şehitlerin ailelerinin gözyaşları kanla karışmaya başlamıştır herhalde...




-görünen o ki şehit ailelerinin kolunu kanadı kıran ölümlerden sonra bir de bu vazife şehidi, afet şehidi, afet -doğal afet derken ailelerin üzüntüsünü kırgınlığa, acıya ve değerbilmezliğe isyana dönüşmüş...haberden gördüğüm bu...bir de yaşayana sormaIı.
İnsan canı bu kadar ucuz mu?

Depremde ölmedi,
 selde ölmedi,
yel almadı,
Hortum yutmadı: belki bunlar olsa yaşıyor olacaktı bu 25 şehit! belki gazi kalacaktı ama canından olmayacaktı?


Patlayan bomba belki terör eseri ne malum dedi bir şehit ailesi!
Doğal afet şehidi diye tanımlanmasalar 100 bin tl. verilecekmiş bir de!
 Ülkemiz şehitlerimizden kesilecek 67 Bin tl. ile zengin mi olacak...

Bundan  ZENGİN OLACAKSAK OLMAYALIM N'OLUR!
VERGİSİNİ ÖDEMEYİP SANA BANA ÖDETENLERDEN 3ER KURUŞ ALINSA, devleti soyanlardan tek tek hesap sorulsa, hak eden hak ettiği yere gitse ya!


-Kanı canı bile belirsiz ki  ailelerinden alınan DNA örneğinden isimlerine ulaşıldı...25 kişi, 33bin TL alacaklarmış tazminatları!!!



 20 yıl oku, master yap üstüne üstlük bir de
DEVLET -MİLLET İÇİN CANINI VER: SANA CANINA KARŞILIK OLARAK SADECE 33 BİN TL. ÖDENSİN!







Bu aileler sadece eğitim için bile 33 bin TLden fazlasını ödemiştir devlete vergisi hariç!!!!!
Vergisini veren, okulunu başarıyla bitiren, yükselen, yüksek eğitim gören bir CANın değeri 33bin midir ey okurum???

Bizimkiler ana kuzusu ...da  ya o ölenler?

22 YAŞINDA ŞEHİT...MİNİCİK BEBEĞİ TABUT BAŞINDA, SON KEZ BABASINA DOKUNURKEN İÇİM SIZLADI.Ateş Burdur'a düştü...Askeri lisedeyken bile şehitliği düşünüp vasiyette bulunan o asker haberlerde 2 dakika bile yer almadı!!!Ama bir bakanın bir açılışı olsa, bir eve ziyarete gidişi bantları, görüntüleri 5 kere başa çekerler bazı  saygıdeğer medya ehilleri!

Hepsi ÜNİVERSİTE MEZUNU ŞEHİTLERİMİZ! İLKOKUL MEZUNU OLSA NE ÇIKAR GERÇİ...AMA OKUMUŞ, YILLARCA DİRSEK ÇÜRÜTMÜŞ İNSANLARIMIZA KASTEDİLMESİ MANİDAR DEĞİL Mİ?
Halktan hukuktan bahsederken şehit aileleri için gram damla akıtmayanlar KCK tutukluları için mecliste hüngür hüngür ağlayarak konuşan sayın milletvekillerimiz var nur topu gibi.


Okullara elini kolunu sallaya sallaya gelen eşkiyaya, teröriste ne demeli???

KÜÇÜCÜK CANLARA, KALEM TUTAN  KÜÇÜCÜK ELLERE KALEŞNİKOFLA, BOMBAYLA SALDIRMAK DA NE?
 Geçen hafta okul müdürü okula giren teröristi canını tehlikeye atarak pasifize ettmişti, MÜDÜRÜN GÖREVİ Mİ OKULU KORUMAK? Müdür dediğin öğretmen sonuçta: Öğretmenlik mezunu!O halde

Üniversiteler -Eğitim fakülteleri bundan böyle öğretim programlarına :
TERÖRİST NASIL ETKİSİZLEŞTİRİLİR?
BOMBALI SINIFTAN ÖĞRENCİLER NASIL KURTARILIR?
OKULA TERÖRİST GİRİNCE NE YAPILMALI DERSLERİ KOYSUN!
Uygulama alanı da okullar olur herhalde!
 -Önceden olsa Doğu illerimize uygulamaya gidilirdi,bu da çok acı ama  şimdi İstanbul bile olabilir, Şişlide'ymiş saldırılan  okul ne de olsa...süne zararlısı gibi yayıldıukça yayılıyor terör..
  
Derse geç kalan öğrencisini sınıfa almayan öğretmeni ÖĞRENCİSİ annesine haber vere vere, göz göre göre ÖLDÜRDÜ bu ülkede, nasıl bir CİNNET BU ALLAHIM!


ÖLENLERDEN BİRİ SİZİN ÇOCUĞUNUZ, BABANIZ  olabilirdi
...YA DA SİZ DE OLABİLİRDİNİZ!-Allah korusun da*-

DERS: terörist nasıl etkisizleştirilir, terör nasıl önlenir?
Konu: Canlarımız  önce Allaha, sonra öğretmene -müdüre emanet.
Süre:HEMEN BİTSİN!!!!
şimdi soruyorum sizlere: terörün dini imanı var mı?
milleti, milliyeti var mı?


KORKMAYIN: Daha ölmedik!
UNUTMAYIN: BİZİM GÜCÜMÜZ HEPSİNİ ALT ETMEYE YETER!
BİR ÜLKEDE ŞEREFLİLER ŞEREFSİZLERDEN DAHA CESUR OLDUĞU SÜRECE O ÜLKEDEN ÜMİT KESİLMEZ!SON SÖZÜM BUDUR DOSTLAR.

15 Ekim 2012 Pazartesi

TÜRKİYE'DE KADIN

Artık Türkiye’nin bir kadın müzesi var

Türkiye'de kadın olmak..iyisiyle güzeliyle, eğrisiyle doğrusuyla, dünüyle bugünüyle.
Bugünkü  konumuz bu dostlar, belki siz,belki anneniz, belk, karınız, belki kızınızdan bahsedeceğim, belki en sevdiğiniz kadından...
Teknik bir arıza nedeniyle bugün sizlere yeni yazımı geç ulaştırmış oldum, saatlerce süren bir hatadan ötürü
yazımı yayınlayamadım ve hatta sbloğun ayarlarını sadeleştirmek zorunda kaldım, elimde olmayan bu aksamadan ötürü özür dilerim.

bir haberle başlayalım yazımıza: Kadın müzesi kuruldu dostlar İstanbulda...aşağıdaki yazı ona dair.


Kadın her zaman değerliydi ama kadına Cumhuriyet döneminde Atatürk'ün zamanında ne güzel haklar da verilmişti...İlk kadın pilotumuz Sabiha Gökçen Hanım mesela, Ata'nın manevi kızı..işte haberin devamı, buyrun okuyun efendim:  


 
Nasıl bir özgüven, nasıl bir mutluluk

-"Şimdilik sadece sanal ortamda açılan İstanbul Kadın Müzesi; , ilk kadın hattat, ilk kadın dergi yayıncısı, ilk klasik Batı müziği kadın orkestra şefi gibi unutulan kadınları hatırlatarak kent kadın belleğini oluşturacak.

Türkiye’nin ilk, dünyanın üçüncü kent kadın müzesi olan İstanbul Kadın Müzesi açıldı.

Şimdilik sadece internet ortamında hizmet veren müze, kadın tarihinde önemli yer tutan isimlerin anısını canlı tutma, kent kadın belleği oluşturma, sosyal sorumluluk projeleri düzenleme ve kadın tarihi üzerine yapılan çalışmaların toplanacağı bir bilgi havuzu oluşturmayı amaçlıyor. Ayrıca müze bünyesinde her yıl düzenlenecek onur armağanı ile kadın tarihi araştırmacılarından biri seçilerek çalışması basılacak.

İstanbul Kadın Müzesi, İstanbul’un kurulduğu MÖ 660’tan bugüne kadar sanat ve kültür alanında “ilk”leri gerçekleştiren kadınların yaşamlarına odaklı sürekli bir biyografi sergisi sunuyor. Bu sergi, sadece kadınların ilklerini değil, aynı zamanda kültür grubu aidiyetlerini de belirtiyor. Serginin en önemli özelliğiyse, sürekli yeni alanların açılarak bu alandaki ilklerin de yer alabilmesi, dolayısıyla canlı ve büyüyen bir sergi olması.

Atatürk ve manevi kızı Sabiha Gökçen
Dünya Kadın Müzeleri Ağı (Network of Women's Museums) içinde yer alan ve Uluslararası Kadın Müzeleri Kuruluşu (International Association of Women's Museums) üyesi olan İstanbul Kadın Müzesi, dünya kadın müzeleriyle işbirliği yaparak kadın belleği odaklı sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştirecek.

İstanbul kadın Kültür Sanat Vakfı’nın iki yıl süren çalışmalarının sonunda İstanbulkadinmuzesi.org adresinde gönüllülük esasına dayalı olarak açılan müze, şimdi gerçek mekanını arıyor. Müzeye destek amacıyla piyanist İdil Biret 23 Ekim’de Caddebostan Kültür Merkezi’nde bir konser düzenleyecek. " Hürriyet haber-
Kadın müzesine ille de kadın eli değecek demişler, bu hatunlar almışlar ellerine bilimum levazımatı, lazım olan ne ise halletmekteler işte. Bakınız şekil 1-b.
Türkiyede kadın olmak zor zanaat laflarınızı duyar gibiyim:

- bekarsan neden evlenmiyor diye daraltırlar...
biriyle görüşmeye başlarsın, kimin nesi kimin fesi görüşüyorsunuz ama...lar başlar
daha birbirinizi tanıma aşamasındasınızdır: evlenmiyor musunuz artık?
evlenir yuva kurarsınz: çocuk yok mu çocuk?
çocuk da olur birgün başlar: hani kardeş?
kardeş olur başlar evini yenile artık...
çoktur canım ülkemde karışan eden...

 
Karışması gereken, fikir istenecek olan zaten kibarca fikrini belirtir: benim kızdığım daha iki dakika önce yanına oturan otobüs kardeşliği dışında hiiiç mi hiç bağı olmayan kişiler, sağ-sol...eş-dosta can kurban, dostlar zaten bilirler nerede durulması gerektiğini, senin halini hatrını, bir bakışta gözlerinin içini okur beynine ve kalbine giden sinir ağlarını el yordamıyla bulurlar:)



Geçen gün tıpkı yukarda bahsettiğim bir bayan tiplemesiyle karşılaştım Kızılay'da...ayaklarım çok yoruldu ve ilk gördüğüm banka oturdum, karşımda bir kadın belirdi, yalvarırcasına bir ses tonuyla: yanınıza oturabilir miyim dedi, kibardı üstelik, yalvarmana gerek yok bacım gel otur diyesim geldi:) oturdu sonunda...
1 dakika geçti geçmedi, sigara içmek için izin istedi, neyse zar zor içmemesi için ikna ettim, sebep sordu nitekim, sebep geçerliyse içmeyebilir, geçersizse ille içermiş, içmedi sağolsun varolsun...sonra ıcığımı- cıcığımı sordu, yaptığına hadsizlik denebilir yani, cevap vermek istemedim diye bozuldu, sanki 40 yıllık dostumdu. (meğer kendisi anlatmak için can atarmış...)

Topu topu 3 dakikadır yanyana oturmaktaydık oysa ki...sanırsınız bir yastığa baş koyduk da ben şimdi onu defterden sildim ya da aldattım!

Kalkamadım da ayaklarım zonkluyor: sonra dedim ki bir insan bir insandır, konuş kızım şu bayanla, dinle en azından...neleeeeer neler anlattı,vah-tüh diyorum üzülmeyin diyorum, daha da heyecanlanıyor: herkesin derdi var falan diyorum susmuyor... sanırsın ben terapisti falanım, dinledim ama sabırla, bir ara kadından ücret mi talep etsem terapist niyetine diye geçirdim, hafif bir gülümseme belirdi yüzümde...sonra korktum, eğer anlattıkları doğruysa bu travmalarla beni de travmaya sokacak sinir yüküne sahiptir,döver mi döver beni...sustum, nötr bir ifade takındım.

Yazık hayat o kadar yıpratmıştı ki onu vay be dedim içimden, ne zor şey kadın olmak...İlk kez mi farkettim: tabii ki hayır, ama o an kadının yaşadıklarından empati kurmaya çalıştım...

2 çocukla ortada kalmış, kötü de bir tik sahibi olmuştu, psikolojisi çok kötüydü, yoldan geçenleri potansiyel nefret kaynağı görüyordu, demek konuşmasaymışım beni de aynı kategoriye koyacakmış, vay vayyyy...
çocukları sayesinde ayakta durduğunu belirtti ve her kadın anne olmalı dedi, bilgece birşeyler de söyledi ama burası yeri değil dostlar...

Sorunlu ve hassas bir bayandı, sorunsuz insan yoktur gerçi de...üzüldüm haline, benim de kötü bir günümdü aslında ama kendi derdimi unutturdu bana o kadıncağız...

Etiketler

KEDİDİR O KEDİ :))